Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İsrail-Filistin Çatışmasının Tarihsel Dönüm Noktaları

İsrail-Filistin Çatışmasının Tarihsel Dönüm Noktaları

Kaynak, Getty Images

3 Eylül 2024

Güncelleme bir saat önce

İsrail ve Filistinliler arasındaki çatışma, yüzyılı aşkın süredir devam eden, her daim patlama riski taşıyan bir anlaşmazlık olarak kabul ediliyor. Son yüzyıl içinde Filistinliler, sömürgecilik, sürgün ve askeri işgale karşı kendi kaderlerini tayin etme mücadelesi vermiştir.

İsrail’in varlığıyla birlikte kayıpları ve acılarıyla şekillenen bir ulusla ortak yaşam arayışı ise hala sonuçsuz kalmış durumda.

Bu konunun dönüm noktalarını derinlemesine incelemek üzere yola çıktık.

İsrail-Filistin sorunları, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırılar ve ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırılarla yeni bir evreye girmiştir.

Hamas’ın saldırılarında 1200’e yakın İsrailli yaşamını yitirirken, Gazze’ye yönelik hava saldırılarında ise Filistinli ölü sayısının 40 bini aştığı belirtiliyor.

1799 – Napolyon’dan ‘Yahudi devleti’ fikri

Fransız General Napolyon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını önerdi.

1897 – Birinci Siyonizm Kongresi

Birinci Siyonizm Kongresi, İsviçre’nin Basel kentinde toplandı. 1896’da gazeteci Theodor Herzl, “Der Judenstaat” (Yahudi Devleti) isimli eserini yayımlamış ve kongrede bu kitapta yer alan görüşler tartışılmıştır.

Herzl, Viyana’da yaşayan bir Yahudi olup, özellikle Avrupa’daki antisemitizme karşı Yahudilerin kendi devletini kurmasını savunmuştur.

Kongrenin sonunda yayımlanan Basel Programı’nda, Filistin’de bir Yahudi vatanı kurulması gerektiği vurgulanmış ve bu amaca ulaşmak için Dünya Siyonizm Teşkilatı’nın faaliyet göstermesi öngörülmüştür.

Kongre öncesinde, Siyonist göçmenlerin sayısı oldukça düşüktü. 1903’e kadar, 25 bin kadar Siyonist göçmen bölgeye gelmiş, çoğu Doğu Avrupa’dan gelen bu göçmenler, yaklaşık yarım milyon Arap’la aynı bölgede yaşamıştır.

1917 – Değişen dengeler

Balfour Deklarasyonu

Kaynak, WIKIPEDIA

Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin, Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeydi. İngiltere, Arap güçlerinin Osmanlı’ya karşı zafer kazanmasının ardından bölgeyi işgal etti.

İngiltere, 1918’de bölgeyi işgal etti ve 25 Nisan 1920’de Milletler Cemiyeti kararıyla bölgenin manda yönetimi için yetki aldı.

Bu süreçte İngiltere, 1916’da Arap illerinde bağımsızlık vadetti. Aynı zamanda, gizli Sykes-Picot Antlaşması ile bölgenin Fransız ve İngiliz hâkimiyetinde paylaşımını öngördü ve Filistin’de uluslararası bir yönetim kurulması kararını aldı.

1917’de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin’de Yahudiler için bir vatan oluşturulacağını açıkladı. Bu vaat, Lord Rothschild’e gönderilen bir mektupta yer aldı ve bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak bilinir.

1929-1936 Arapların tepkisi

1922 yılında İngiltere tarafından yapılan bir nüfus sayımında, Yahudi nüfusun Filistin’de yaşayan toplam 750 bin kişinin yalnızca yüzde 11’ini oluşturduğu gözlemlendi. Bu dönemde, 15 yıl içinde 300 bin Yahudi’nin bölgeye göç etmesi bekleniyordu.

Ağustos 1929’da Siyonistler ile Araplar arasında yaşanan düşmanlık, şiddetli çatışmalara yol açtı. Bu zor koşullar altında, 133 Yahudi, Filistinliler tarafından öldürüldü. İngiliz polis ise 110 Filistinliyi öldürdü.

Arapların tepkileri 1936 yılında geniş çaplı genel grevle birlikte sivil itaatsizliğe dönüşerek, militan Siyonist örgütler, Filistinli ve İngiliz hedeflerini vurmaya başladı.

Temmuz 1937’de İngiltere’de oluşturulan Kraliyet Komisyonu, bölgeyi Yahudi ve Arap devletleri arasında ikiye bölmeyi önerdi. Ancak Filistinli ve Arap temsilciler bu öneriyi reddetti.

1947 – Birleşmiş Milletler devrede

İngiltere, 1920’den bu yana Filistin’i yönettiği için Siyonist-Arap sorununu 1947’de Birleşmiş Milletler’e devretme kararı aldı.

O dönemde bölge, sürekli artan şiddet olaylarıyla çalkalanıyordu. Yahudilerin, nüfusun üçte birini oluşturmasına rağmen, topraklarının sadece yüzde 6’sını kontrol edebiliyordu.

Avrupa’daki Nazi zulmünden kaçan yüz binlerce Yahudinin buraya ulaşması çözüm çabalarını daha da acil hale getirmişti. Birleşmiş Milletler, bölgeyi Yahudi ve Arap devletleri arasında paylaşmayı önerdi. Ancak Arap temsilcilerin teklifi reddetmesi üzerine Yahudi temsilciler bu planı kabul etmişlerdir.

29 Kasım 1947’deki BM Genel Kurulu’nda 33 ülkenin oyu ile plan onaylandı, ancak Filistinlilerin reddettiği bu plan uygulanmadı.

İngiltere, 15 Mayıs 1948’de Filistin’deki manda yönetimine son verme niyetini ilan etti, ancak bu tarihten önce çatışmalar başlamıştı.

1948 – İsrail’in kuruluşu

İsrail devleti, 14 Mayıs 1948’de Tel Aviv’de kuruldu ve bu tarih, 2000 yıldır kurulan ilk Yahudi devleti olarak görülmektedir. Ertesi gün son İngiliz birliklerinin bölgeden çekilmesiyle birlikte bu ilan geçerlilik kazandı.

1948’den bu yana, Arap devletleri arasında İsrail’in kuruluşuna karşı koyma çabası devam etti. Filistinliler, bu dönemde yaşanan çatışmalar içerisinde daha aktif bir rol almayı hedefliyordu. 1964’te Kudüs’te kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Arap devletleri tarafından tanınmaya başlandı.

Filistinlilerin bağımsız bir örgüt oluşturma arzusu, Yaser Arafat’ın FKÖ’deki liderliğiyle daha da güçlendi. Kampanyalarıyla, İsrail’e karşı çok sayıda operasyon düzenlendi.

İsrail bayrağı

Kaynak, Getty Images

1967 Savaşı (6 Gün Savaşı)

İsrail ile Arap komşularının arasındaki gerginlik, 5 Haziran 1967’de başlayan ve Arap-İsrail Savaşı olarak adlandırılan 6 Gün Savaşı’na yol açtı. Bu savaş sırasında, Orta Doğu’daki çatışmaların doğası büyük ölçüde değişti.

İsrail, savaş sonucunda Mısır’dan Gazze ve Sina Yarımadası ile Suriye’den Golan Tepeleri’ni aldı; Ürdün’ün Batı Şeria ve Doğu Kudüs üzerindeki kontrolü sona erdi.

Mısır’ın etkileyici hava kuvvetleri, savaşın başında İsrail kuvvetleri tarafından imha edildi. Zafer, İsrail ve müttefikleri arasında yeni bir güven atmosferi oluşturdu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 22 Kasım 1967’de Savaşın getirdiği toprak kazançlarını reddetmekte ve İsrail’den işgal ettiği bölgelerden çekilmesini talep eden 242 sayılı kararı aldı.

Bu savaş sonucunda yaklaşık 500 bin Filistinli mülteci durumuna düştü ve Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye’ye göç etmek durumunda kaldı.

6 gün savaşları

1973 Yom Kippur Savaşı

Yom Kippur, Yahudilerin en önemli dini bayramıdır.

Mısır ve Suriye, 1967’de kaybettikleri toprakları diplomatik yollarla geri alamadıkları için 1973’te Yom Kippur Bayramı sırasında İsrail’e saldırıya geçtiler.

Bu çatışmalar “Ramazan Savaşı” ya da “1973 Arap-İsrail Savaşı” olarak da anılmaktadır. Başlangıçta Mısır ve Suriye belirli ilerlemeler kaydetti.

Üç hafta boyunca devam eden savaş sonunda durum değişti ve İsrail, hem Sina Yarımadası’nda hem de Golan Tepeleri’nde toprak kazancı sağladı. Savaş sonrasında İsrail, ABD’ye daha bağımlı bir duruma düştü.

Savaş, Arap ülkeleri üzerinde mali bir baskı yaratarak, Suudi Arabistan tarafından petrol ambargosu uygulanmasına neden oldu. Bu ambargo ve ardından gelen ekonomik kriz, 1974 yılına kadar sürdü.

1974 – Arafat’ın BM’ye ilk gidişi

Arafat’ın liderliğindeki FKÖ, 1970’lerde bir dizi eylemi yürütürken, Ebu Nidal gibi gruplarla birlikte İsrail hedeflerine saldırılarda bulundu. “Kara Eylül” dönemi, 1972 Münih Olimpiyatları’nda 11 İsrailli sporcunun öldürülmesi olayı ile simgelendi.

Arafat, Filistin’in tamamını kurtarma hedefiyle silahlı mücadele yürütürken aynı zamanda Birleşmiş Milletler’de barışçıl çözümleri savunmayı da ön plana çıkardı. Yıllar içinde uluslararası alanda tanınma çabaları, Arafat’ın sağladığı destekle artış gösterdi.

1977 – İsrail’de sağın yükselişi

İsrail’in 1948’de kuruluşunda radikal grupların katkıları önemliydi, ancak 1977 yılına kadar sağ kanat partisi Likud seçimlerde başarı elde edememişti.

Bu tarihten sonra Likud, İsrail’in yönetimindeki sol kanat İşçi Partisi’nin hakimiyetini sona erdirdi. Hükümet, toprak kazanımlarını koruma amacıyla Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yerleşim projeleri başlattı.

1979 – İsrail-Mısır barışı

Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, 19 Kasım 1977’de İsrail’i ziyaret ederek Knesset’te konuşma yaptı, böylece İsrail’i tanıyan ilk Arap lider oldu. Bu ziyaretin ardından, Mısır ve İsrail 1978’de Camp David anlaşmalarını imzaladı.

Bu anlaşmada Orta Doğu’da barışın çerçevesi çizilmekte ve Filistinlilere sınırlı bir özerklik tanınması da öngörülmekteydi. Barış anlaşması 1979’da imzalanarak Sina Yarımadası, Mısır’a geri verildi.

Enver Sedat, Jimmy Carter ve Menahem Begin

Kaynak, Getty Images

1982 – İsrail’in Lübnan’ı işgali

İsrail, Lübnan sınırındaki yerleşimlerini koruma umuduyla ülkenin güneyine asker göndermeye karar verdi. Ancak Savunma Bakanı Ariel Şaron, ordusunu başkent Beyrut’a kadar götürdü ve FKÖ’yü Lübnan’dan çıkardı.

İsrail, Lübnan işgali sırasında FKÖ’nün ateşkes anlaşmasına uygun olarak çekilmesi üzerine, 14 Eylül’de Batı Beyrut’u işgal etti. Ancak 16-18 Eylül tarihleri arasında Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinliyi öldürdü.

Bu olay, Orta Doğu’daki en kanlı katliamlardan biri olarak tarihe geçti ve Ariel Şaron karşısında savaş suçları iddiası ortaya atıldı.

1987-93 – İntifada

İsrail işgaline karşı protestolar, Gazze Şeridi’nde başlamış ve kısa sürede Batı Şeria’ya yayılmıştır. Bu süreçte, genel grevler düzenlenmiş, işgal altındaki topraklardan İsrail ürünlerinin boykot edilmesi için çağrılar yapılmıştır.

Protestolar, silahlı çatışmalara yol açmış ve bu dönemde birçok Filistinli yaşamını yitirmiştir. 1993 yılına kadar devam eden isyan sırasında toplam can kaybı bini aşmıştır.

1993 – Oslo Barış Süreci

Haziran 1992’de İsrail’de sol kanadın iktidara gelmesi, güçlü bir barış süreci başlattı. Başbakan Yitzak Rabin ve Dışişleri Bakanı Şimon Peres, FKÖ ile barış görüşmeleri yürütmeye başladı.

1917’den bu yana ilk kez FKÖ, Oslo’da gizli müzakerelere dâhil edildi. Filistinliler, işgal altında olan bölgelerden kademeli çekilme karşılığında İsrail devletini tanımayı kabul etti. Sonunda, Arafat ile Rabin arasındaki tarihi tokalaşma gerçekleşti.

Rabin, Clinton ve Arafat

Kaynak, Getty Images

1994 – Filistin Yönetimi’nin kurulması

İsrail ve FKÖ, barış sürecinin uygulanması için anlaşmayı imzaladı. Bu anlaşma, Filistin yönetiminin kurulmasında önemli bir dönüm noktası oldu. Gazze Şeridi’nin çoğu Filistinlilere bırakıldı.

Ancak, halihazırda var olan sorunlar ve sıkıntılar, bu süreçte de devam etti. Anlaşma döneminde, yeniden varlık gösteren şiddet olayları ile barış sürecindeki istikrar sağlanamadı.

1995 – İkinci Oslo süreci ve Rabin suikastı

Filistin Yönetimi, etkili olmaya çalıştığı dönemde birçok sorunla yüzleşti. Bu bağlamda, militanların düzenlediği bombalı saldırılar sonucu birçok İsrailli yaşamını yitirdi ve İsrail, Filistin yönetimi üzerinde baskı kurmaya çalıştı.

24 Eylül 1995’te, FKÖ ile diğer ilgili taraflar arasında yapılan 2. Oslo anlaşması, Batı Şeria ve Gazze’yi etkileyecek üç bölge önerdi. Ancak bu anlaşma, genel olarak Filistin toplumu tarafından memnuniyetle karşılanmadı.

Aynı yılın 4 Kasım’ında, barış sürecinin mimarlarından Yitzak Rabin bir aşırı dinci tarafından suikasta uğradı. Rabin’in ölümü, barış görüşmelerinin kaderini derinden etkiledi.

Kudüs

Kaynak, Getty Images

1996-1999 Kilitlenme

1996’ya gelindiğinde çatışmalar bir kez daha şiddetli bir şekilde patlak verdi. Hamas, İsrail’de çeşitli intihar saldırıları gerçekleştirdi ve karşılık olarak İsrail, Lübnan’ı bombalamaya başladı.

1996’da seçimlerde sağcı Binyamin Netanyahu, Başbakan Yitzak Rabin’in karşısında galip geldi. Netanyahu, Oslo anlaşmalarına itiraz etti ve güvenlikle beraber barışı sağlama vaadinde bulundu. Hükümeti, barış sürecini engelleyici yeni bir yerleşim politikası benimsemeye başladı.

ABD’nin arabuluculuğunda Ekim 1998’de imzalanan Wye Nehri Memorandumu, Batı Şeria’dan çekilmeyi öngörse de uygulanabilirliği her iki tarafta da sorunlar yaratmıştır.

2000 – İkinci İntifada

Ehud Barak hükümetinin barış umutları uzun vadede gerçeklik kazanmadı. Qur’ani müzakereler ile birlikte, Kudüs ve mültecilerin geri dönüşü konularındaki anlaşmazlık devam etti. Arafat’ın entelektüel temsilinin yanı sıra, intifada süreci başlamış oldu.

28 Eylül’de Likud Partisi lideri Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’da yaptığı ziyaret, muhalefetle birlikte büyük bir protesto ve çatışma ortamı yarattı. Halk hareketi, Filistinler arasında geniş sokağa çıkmalarla sonuçlandı.

2002-2003 Batı Şeria yeniden işgal altında

Hamas’ın intihar eylemleri üzerinden İsrail, Mart ve Haziran 2002’de Batı Şeria’nın büyük kısmını yeniden işgal etti. Filistin şehirleri, sürekli olarak bombardıman altında kalırken, sokağa çıkma yasakları uygulanmıştır.

İsrail, bölgede sürekli aldığı önlemlerle Filistin direniş gruplarının etkinliğini kırmaya çalıştı. İlgili kilit noktalarda uzun süreli operasyonlar gerçekleştirildi. Çatışmalar hız kesmeden sürdü.

2004 – Yaser Arafat öldü

25 Ekim 2004’te hastalanan Arafat, tedavi için Paris’e götürüldü. Burada belirtilen hastalığının sebebi net şekilde ortaya konulamadı. Nisan ayında komaya girdi ve 8 gün sonra öldüğü açıklandı.

2005 – 2006 İsrail Gazze’den çekildi, Hamas seçimleri kazandı

İsrail, Gazze ve Batı Şeria’nın bir bölümünden çekilerek, bölgedeki askeri varlığını azaltma kararı aldı. Ancak Gazze’yi yaklaşık 2006’daki seçimlerden itibaren abluka altında tutmaya başladı. Hamas, bu seçimleri kazandı.

2008-2009 Dökme Kurşun Operasyonu

İsrail, Gazze Şeridi’nde düzenlediği saldırılarda 22 günde 1417 insan hayatını kaybetti. 4580 kişi de yaralandı. Bu saldırılar sırasında, Filistinli militanların roket saldırıları gündeme geldiği öne sürüldü.

Mayıs 2010 – Mavi Marmara

Mavi Marmara

Kaynak, Getty Images

Mayıs 2010’da İsrail askerleri, Gazze’ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine baskın düzenledi. Saldırıda 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti; bu olay Türkiye-İsrail ilişkilerini kopma noktasına getirdi.

2014 – İsrail’in Gazze’ye saldırıları

İsrail 51 gün süren yeni bir saldırı başlattı; bu operasyon kara harekâtını da içeriyordu. Saldırılarda 530’u çocuk 302’si kadın olmak üzere 2 bin 100’den fazla Filistinli hayatını kaybetti. 10 binden fazla Filistinli de yaralandı.

İsrail tarafında ise 64’ü asker 70 İsrailli yaşamını yitirdi ve 720 İsrailli yaralandı.

14 Mayıs 2018 – ABD İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıdı

ABD, Tel Aviv’den Kudüs’e büyükelçiliğini taşıdı. Bu açılış öncesi İsrail güvenlik güçleri, protestoculara müdahale etti ve çok sayıda Filistinli yaşamını yitirdi.

2020 – İsrail ile Arap ülkeleri arasında ‘normalleşme’

İsrail BAE ve Bahreyn ile ilişkileri normalleştirme anlaşması imzaladı

Kaynak, Getty Images

İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ile ilişkileri normalleştirme amacıyla Washington’da anlaşmalar imzaladı. Bu adım, Trump’ın açıkladığı Orta Doğu Barış Planı ile eş zamanlı olarak gerçekleşti.

2020 – Hamas ve El Fetih ortak yönetim için anlaştı

Gazze yönetimi fonksiyonu devam eden Hamas ve Batı Şeria’daki El Fetih yönetimi, 14 yıl aradan sonra, ortak yönetim oluşturma amacıyla bir araya geldi.

Mayıs 2021 – Mescid-i Aksa gerilimi ve İsrail’nin Gazze’ye saldırıları

Dar bir dengede yürütülen Kudüs Günü kutlamaları, Filistinliler tarafından provokasyon olarak yorumlandı. İsrail polisine yönelik sert müdahaleler ile birlikte petrol ve patlamalar yaşandı. Bunun sonucu olarak misilleme amacıyla Hamas, Gazze yönünden saldırılar başlattı.

Kasım 2021 – İngiltere Hamas’ı ‘terör örgütü’ ilan etti

İngiltere, Hamas’ı “terör örgütü” olarak tanıdı. Daha önce ABD ve Avrupa Birliği tarafından kabul edilen bu durum, Hamas’ın yerel ve uluslararası konumunu ciddi anlamda etkilemiştir.

Mart 2022 – Erdoğan-Herzog görüşmesi

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9 Mart 2022’de Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Bu görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesine katkı sağladı.

Herzog ev Erdoğan

Aralık 2022 – Netanyahu ‘İsrail’in en sağcı hükümetini’ kurdu

1 Kasım 2022’de yapılan genel seçimlerde liderliğini üstlenen Netanyahu, çetin koalisyon pazarlıkları sonucu yeni hükümeti kurdu.

2023 – Batı Şeria’da şiddet ‘benzeri görülmemiş seviyelere’ tırmandı

İşgal altındaki Batı Şeria’nın Cenin ve Nablus bölgelerinde İbrahim güçlerinin operasyonlarında 60’tan fazla Filistinli yaşamını yitirdi. Aynı dönem zarfında İsrail tarafında ise 13 kişi öldü.

Haziran 2023 – Af Örgütü’nden ICC’ye çağrı: ‘Filistin’de savaş suçları işlenmiş olabilir’

İsrail ordusunun gerçekleştirdiği hava saldırıları sonucunda Filistinli sivillerin ölümüne neden olduğu iddiaları gündem yaratmıştır. Örgüt, uluslararası mahkemelere başvurarak soruşturma talep etti.

7 Ekim 2023 – Hamas-İsrail savaşı

Hamas 'Aksa Tufanı' adını verdiği saldırıda İsrail'e sızarak son yılların en büyük sınır ötesi saldırısını gerçekleştirdi

Kaynak, Getty Images

Hamas, 7 Ekim’de Gazze topraklarından İsrail’e sızarak önemli bir saldırı gerçekleştirdi. İsrail ordusu bunun üzerine “savaş durumu alarmı” ilan etti.

Saldırılarda 1200’e yakın İsrailli hayatını kaybetti; Hamas’ın roket atışları yoğunlaşırken, doğrudan çatışmalar yaşandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkenin yeni bir savaşa girdiğini belirtti.

Aynı süreçte, 7 Ekim’den itibaren yapılan saldırılarda Filistinli ölü sayısı 40 bini geçmiş olup, yaralı sayısının 95 bine yaklaştığı ifade edilmektedir.

Aralık 2023 – Güney Afrika’dan İsrail’e Gazze’de ‘soykırım’ davası

Han Yunus'tan göçen Filistinliler yıkılmış kente geri dönerken

Kaynak, Getty Images

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023’te Uluslararası Adalet Divanı’nda, Gazze’deki Filistin halkına “soykırım” uyguladığı iddiasıyla İsrail’e dava açtığını bildirdi.

Konuyla ilgili olarak birçok ülke de davaya katılma talebinde bulunmuş, Türkiye, Filistin Yönetimi, İspanya, İrlanda ve diğer ülkelerin adımları dikkat çekmiştir.

Ancak, bu talepler henüz onaylanmamıştır; Türkiye’nin yanında Almanya’nın ise davayı destekleyeceği belirtilmiştir.

Gazze

Kaynak, Getty Images

Temmuz 2024 – Hamas ve El Fetih ulusal birlik hükümeti kurulması üzerine anlaştı

14 farklı Filistinli grup arasında yürütülen görüşmelerin ardından, Hamas ve El Fetih, savaş sonrasında Gazze’yi birlikte yönetme kararı aldıklarını belirtti.

Ağustos 2024 – İsrail’den Batı Şeria’da son 20 yılın en büyük baskınları

İsrail, “terörle mücadele operasyonu” adı altında Batı Şeria’daki çeşitli kentlere askeri birliklerini gönderdi.

Batı Şeria

Kaynak: BBC Türkçe