1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Trump’ın Kararı Türkiye İçin Fırsat mı Tehdit mi?

Trump’ın Kararı Türkiye İçin Fırsat mı Tehdit mi?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Donald Trump’ın ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan bir kez daha çekme kararı, yalnızca Amerikan politikasını değil, dünya genelindeki iklim politikalarını da derinden etkileyen bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. “Amerika’nın çıkarları” gerekçesiyle yapılan bu atım, küresel enerji dönüşümünü, yeşil finans uygulamalarını ve karbon nötr hedeflerini tehdit ederken, ayrıca Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için hem tehlikeler hem de fırsatlar barındırıyor. Bu noktada, Türkiye’nin karşılaşacağı durumlar neler olabilir?

Global Resources CEO’su ve The London Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü, ABD’nin iklim liderliğinden çekilmesi ile birlikte, Çin, Avrupa Birliği ve BRICS+ ülkelerinin yeni bir yeşil düzen oluşturma arayışına girdiklerini ifade etti.

2030 yılına yaklaşırken, Türkiye’nin bu yeni enerji yapısı içindeki pozisyonu sadece dış politika değil, aynı zamanda ekonomik model, sanayileşme ve finansman mekanizmalarını da baştan sona değiştirecek.

Türkiye’nin enerji gerçekleri

Öğütçü, Türkiye’nin fosil yakıt kaynaklarının kıt olduğunu ve dışa bağımlılığının yüksek olduğunu vurguladı. Bu kırılgan durumun doğru bir strateji ile avantaja çevrilebileceğini belirtti. “Yenilenebilir enerji yatırımları ile yalnızca dışa bağımlılığımızı azaltacak değil, aynı zamanda karbon ayak izi kaynaklı maliyetleri düşürerek, enerji güvenliğimizi artıracak ve sanayimizi daha rekabetçi hale getireceğiz” dedi.

Sanayi politikası dönüşüme uyum sağlamalı

Ancak, sadece kaynak çeşitliliğine odaklanmak yeterli olmuyor. Sanayi politikalarının da bu dönüşüme uyum sağlaması şart. Artık enerji yoğun ve düşük katma değerli sektörlerden, dijital, inovasyon tabanlı ve doğa dostu sektörlere geçiş kaçınılmazdır. Yeşil hidrojen, yapay zekâ destekli enerji verimliliği, elektrikli ulaşım ve biyoteknoloji gibi “akıllı sektörler”, Türkiye’nin küresel rekabetteki konumunu güçlendirebilir.

Yeşil dönüşümde finansmanın rolü

Bu dönüşümde finansman, en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Yeşil tahviller, sürdürülebilir yatırım fonları ve AB’nin Yeşil Mutabakatı çerçevesindeki kaynaklara etkin erişim sağlamak gereklidir. Türkiye, yalnızca bu fonlardan yararlanan değil, aynı zamanda yeşil finansın kurallarını belirleyen, bölgesel bir merkez olmalıdır.

AB’nin kırılgan durumu

Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilmesi, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı üzerinde de olumsuz etki yarattı. ABD’nin bu dönüşüm sürecine katılmaması, maliyetlerin adil bir şekilde paylaşılmasını güçleştiriyor ve Avrupa sanayesinin rekabet gücünü tehdit ediyor. Bu şartlar, Türkiye için Avrupa ile ekonomik entegrasyonda yeni fırsatlar yaratıyor. Türkiye, karbon ayak izini düşürmeyi başarırsa, Avrupa pazarlarında daha avantajlı bir konuma gelebilir. Aksi takdirde, karbon vergileri ve yeşil sertifikasyon eksikliği sebebiyle ihracatı büyük bir riskle karşılaşabilir.

Türkiye’nin uluslararası yatırımları artırmalı

Türkiye’nin, yalnızca kendi sınırları içerisinde değil, yurtdışında da yenilenebilir enerji yatırımları yapma gerekliliği bulunmakta. Orta Asya, Afrika ve Balkanlar’da gerçekleştirilecek projeler, Türkiye’nin enerji diplomasisini güçlendirebilir. Bu bağlamda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) gibi bölgeler, bir “Enerji Silikon Vadisi”ne dönüşme potansiyeline sahiptir. Güneş enerjisi, deniz suyu arıtımı, organik tarım, dijital sağlık ve ekolojik turizm, adanın kalkınmasında belirleyici etkenler olabilir. Bu durum, sadece KKTC’nin değil, tüm Doğu Akdeniz’in geleceğine dair bir vizyon oluşturabilir.

Türkiye için yeni fırsatlar

BRICS+ ülkelerinin yerel para birimi ile ticareti teşvik etmesi, kendi altyapı bankalarını kurması ve küresel yatırım mimarisini yeniden şekillendirmesi, Türkiye’ye dış politikada çok kutuplu bir enerji diplomasisi kurma fırsatını sunuyor. Türkiye, bu yeni düzen içerisinde Batı ile olan ilişkilerini koparmadan, BRICS+ gibi oluşumlarla daha bağımsız ve çok boyutlu ilişkilerini güçlendirmelidir.

İklim değişikliği: Sadece bir çevre meselesi değil

İklim değişikliğinin artık sadece bir çevresel sorun olmadığını; güvenlik, ekonomi, finans ve toplumsal istikrar konuları ile de doğrudan bağlantılı olduğunu unutmamak lazım. Bu yeni dünya düzeninde liderliğin merkezi değil, kolektif bir yapıya sahip olacağı görülmektedir. ABD’nin çekildiği boşluğu dolduracak devletler arasında Türkiye de yer alabilir; yeter ki akıllı planlama yapılsın, doğru yatırımlar gerçekleştirilsin ve zamanında harekete geçilsin.

2030 yılına yaklaşırken, dünyanın daha yeşil mi yoksa daha gri mi olacağı sorusu, mevcut tercihlerimize ve yatırımlarımıza bağlı. Türkiye’nin alacağı kararlar, yalnızca kendi geleceğini değil, aynı zamanda bölgenin ve hatta dünyanın kaderini şekillendirebilir.

Kaynak: Ekonomim

Trump’ın Kararı Türkiye İçin Fırsat mı Tehdit mi?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin