ESRA ÖZARFAT
BURSA – Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, tarımda kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi, gen kaynaklarının korunması ve arazi toplulaştırmasıyla Türkiye’nin hem yerel ihtiyaçlarını karşılama hem de çevresine destek olma kapasitesine sahip olduğunu belirtti. İklim koşullarının giderek öngörülemez bir hal aldığını vurgulayan Yazgan, “Yerküre bir canlı varlık ve üretim potansiyeli sınırlı. Biz bu potansiyeli zorlayarak tarımda krizleri daha sık yaşamaya başladık. Bu yıl don krizini yaşıyorsak, gelecek yıl kuraklık tehlikesi ile karşılaşabiliriz. Su kaynakları azalıyor, yağış rejimi bozuluyor. Türkiye’nin bu yeni duruma uyum sağlaması için bilimsel stratejiler geliştirmesi gerekmektedir” dedi. Islah çalışmalarına özel bir önem verilmesi gerektiğini ifade eden Yazgan, “Genetik değiştirilmiş organizmalardan (GDO) bahsetmiyoruz. Kuraklığa dayanıklı ve yüksek verimli türler geliştirmeliyiz. Bunun yolu, ata tohumları gibi gen kaynaklarımızı koruyarak bu kaynaklar üzerinde bilimsel çalışmalar yürütmekten geçiyor.” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin genetik mirası dünya için umut”
Yazgan, yalnızca ata tohumları ile artan nüfusu beslemenin yeterli olmayacağına dikkat çekerek, bu kaynakların melezleme ve verim artırıcı çalışmalarla güçlendirilmesinin zorunluluğunu vurguladı. Türkiye’nin coğrafi konumu hakkında bilgi veren Yazgan, “Doğusu, batısı, su kaynakları, iklim çeşitliliği ve yakın pazarlara erişim açısından çok önemli bir potansiyelimiz var. Eğer bu potansiyeli planlı, bilimsel ve sürdürülebilir bir üretim modeliyle birleştirebilirsek hem kendimize yeteriz hem de bölgedeki ülkeler için gıda sağlamada stratejik bir aktör haline geliriz.” dedi.
“Tarımda dağınık yapı verimliliği azaltıyor”
Arazi mülkiyetindeki parçalanmanın üretim üzerindeki olumsuz etkilerini de değerlendiren Yazgan, “Miras yoluyla küçülen tarım arazileri verimliliğini kaybediyor. Hem tarla bitkilerinde hem de meyvecilikte arazi toplulaştırması zorunludur. Bu, Tarım Bakanlığı’nın öncelikli konularından biri olmalıdır.” ifadesini kullandı. Kooperatifleşmenin bu süreçte kritik bir rol oynadığına değinen Yazgan, üreticilerin ortak hareket edecekleri örgütsel modellerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. “Üreticiler, birlik çatısı altında bir araya gelmelidir. Ancak bu şekilde ölçek ekonomisi oluşturabiliriz ve tarımı gençler için cazip bir sektör haline getirebiliriz.” değerlendirmesini yaptı.
Ürün ve bölge bazında etkilenmeler mevcut
Yazgan, Bursa özelinde deveci ve santa maria armutları, Bursa siyahı, şeftali ve nektarinin üretiminin belirgin olarak öne çıktığını belirterek, ürün ve bölge bazında etkilenmelerin yaşandığını söyledi. “Çukur bölgelerde don zararı görünmektedir. Sert çekirdekli grubu dediğimiz şeftali ve nektarinin bazı çeşitlerinde ürün mevcuttur. Özellikle geç dönem meyvelerde hasar görünmemektedir. Deveci armudu ve santa mariada düşük düzeyde zararlar oluştu. Bu ürünlerde üretim, iç tüketimi ve ihracatı karşılayabilecek seviyede olacaktır. Armut konusunda ciddi bir problem görünmüyor.” dedi. Yazgan, Bursa’nın en önemli ihracat ürünü olan Bursa siyah incirinde önemli bir ürün kaybı beklemediklerine de dikkati çekti.
Kaynak: Ekonomim