Son günlerde Türkiye hükümeti yetkilileri, iş dünyası da dahil olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden temsilcilerle bir araya geldi. Yapılan görüşmelerde, katılımcıların uluslararası ekonomik görünümdeki belirsizlikler konusunda kaygı duyduğu açıkça göze çarptı. Bu belirsizlikler, işletmelerin karar alma süreçlerini, piyasa güvenini ve ekonomik büyüme tahminlerini olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Güven ve netlik, ekonomik istikrar açısından son derece önemlidir. Amerika Birleşik Devletleri’nin keyfi gümrük tarifesi uygulamaları, uluslararası ticaret sistemine zarar vermekte, küresel ekonomik istikrarı tehdit etmekte ve tüm ülkelerin, özellikle “Küresel Güney” ülkelerinin, gelişim beklentilerindeki belirsizlikleri artırmaktadır. Serbest ticaret ve ekonomik küreselleşme, çoğu ülkenin refahının temelini oluşturmakta; uluslararası iş bölümü ve üretim faktörlerinin dağılımını teşvik etmektedir. Ancak, gümrük duvarlarının örülmesi, ticaretin serbest akışını engelleyerek kaynak tahsisini bozmakta ve adil rekabeti zedelemekte. Gümrük tarifelerini bir araç olarak kullanmak, hem kendine hem de diğer ülkelere zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Çin, Ortak Çıkarları Savunmak İçin ABD’ye Karşı Çıkıyor
Çin, yalnızca kendi hak ve çıkarlarını korumakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası kuralları, düzeni ve ortak çıkarları savunma amacıyla ABD’nin ticari zorbalığına karşı kararlılıkla durmaktadır. Yatıştırma politikalarının barış getirmediği ve tavizlerin saygı kazandırmadığı bilinmektedir. Başkalarının zarar görmesini göze alarak sözde muafiyet elde etme çabaları, sonuçta herkesin zararına sebep olabilmektedir.
Küresel ekonomik belirsizliklerin yoğunlaştığı bir ortamda tarafların dayanıklılığını artırmaları büyük bir önem taşımaktadır. 2023 yılının ilk çeyreğinde, Çin’in gayri safi yurtiçi hasılası bir önceki yılın aynı dönemine göre %5,4 oranında bir artış göstermiştir. Dış ticaret hacmi de yeni bir rekor kırdı. Bununla birlikte, Çin, istihdamı, işletmeleri, piyasaları ve beklentileri istikrara kavuşturmak için daha proaktif bir makro politika izlemeyi planlamakta; iç tüketimin büyümesindeki rolünü artırarak yeni kaliteli üretim güçlerine yönelmektedir.
Çin, her zaman karşılıklı yarar ve ortak kazanç ilkelerine dayanan bir dışa açılım stratejisi izlemiştir. Serbest ticareti ve karşılıklı saygıyı teşvik ederek 16 yıldır dünyanın en büyük ikinci ithalat pazarı konumunu sürdürmektedir. Ülke, üst düzey dışa açılımı geliştirmek, ithalatı kolaylaştırmak ve devasa iç pazarını küresel piyasa ile paylaşmak suretiyle uluslararası ekonomiye önemli katkılarda bulunmaktadır.
Tüm bu belirsiz dönemlerde, çeşitli çevrelerden gelen Türk temsilciler bana “Türkiye ve Çin’in karşılıklı yarara dayalı işbirliğini derinleştirmenin tam zamanı” demekte. Çin, Türkiye ve uluslararası toplumla birlikte değişen dünya koşullarına karşı ortak adımlar atmaya, çok taraflı ticaret sistemini ve uluslararası adaleti korumaya, açık bir küresel ortamı desteklemeye, ticareti serbestleştirip kolaylaştırarak dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin istikrarını artırmaya hazırdır.
Kaynak: Ekonomim