Türkiye’deki eğitim sisteminde değerler eğitimi ile ilgili bir istismar durumu var mıdır? Değerleri dine dayandırmak mümkün mü? Eğer bir eğitim sistemi değerleri dine dayandırırsa, bu durumun sonuçları ne olur? İşte bu sorulara yanıt aramak amacıyla Prof. Dr. Hasan Aydın ile değerler eğitimini derinlemesine konuştuk.
Son dönemlerde değerler eğitimi kavramının ön plana çıkmasının sebepleri nelerdir?
Değerler, bireyin kişiliğini oluşturan önemli unsurlar arasında yer alır ve bu bağlamda insan davranışlarının temelini oluşturur. Bu nedenle, değersiz bir ortamda var olmak ve eğitim görmek mümkün değildir. Tarih boyunca, toplumların değerleri nesilden nesile aktarılmış ve bu aktarım çeşitli eğitim süreçleriyle desteklenmiştir. Son dönemlerde bu meseleye daha fazla dikkat çekilmesinin nedeni ise, toplumsal yaşamda ortaya çıkan değişikliklerin değerler üzerindeki etkileriyle ilgilidir. Özellikle farklı kesimlerin, değerler eğitimi söylemi etrafında sürdürdüğü tartışmalar dikkat çekmektedir. Bazı gruplar, dini değerlerin öne çıkarılmasını savunurken, diğerleri daha laik ve evrensel bir değerler dizgesi oluşturma çabası içindedir. Bu iki farklı görüşün karşı karşıya gelmesi, toplumsal değerler bunalımına yol açmıştır. Günümüzde, dini değerlerle geleneksel değerleri yeniden canlandırma çabaları, eğitim sisteminin de bu bağlamda etkilenmesine sebep olmuştur.
Bu durum içinde, değerlerin dine dayandırılması mümkün müdür? Ve din eğitimi ile değerler eğitimi nasıl bir ilişki içerisindedir?
Geleneksel toplumların değerleri, çoğu zaman dini inançlarla şekillenmiştir. Ancak bir dinin ruhu, o dine bağlı olanların görüşlerini her zaman yansıtmayabilir. Değerleri dine dayandırmak, toplumu belli bir düşünce ve inanış etrafında birleştirme amacı gütse de, bu değerlerin çeşitliliği ve farklı yorumları göz önünde bulundurulduğunda, her zaman uygulamada sağlıklı sonuçlar vermediği görülmektedir. Değerler, bireyler arasında bir anlayış ve empati ortamı oluşturması gereken unsurlardır; fakat dini öğeler, kimi zaman ayrıştırıcı ve çatışmacı bir anlayışa neden olabilmektedir. Bu nedenle değerler eğitimi üzerinde, bireyin öznesi olduğu bir eğitim anlayışı benimsenmeli, yalnızca dine dayalı değerlerin değil, insanlığın ortak değerlerinin de ön plana çıkartılması sağlanmalıdır.
Türkiye’nin eğitim sisteminde değerler eğitimi üzerine bir istismar durumu var mıdır? Önlem almak için neler yapılabilir?
Evet, mevcut eğitim sistemimiz değerler eğitimi bakımından bir kişilik bölünmesi yaşamaktadır. Sosyal bilgiler dersinde farklı değerler öğretilirken, din derslerinde dini değerlere daha fazla vurgu yapılmaktadır. Bu durum, hem bireylerin değer algısı hem de toplumsal barış açısından olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. Eğitim sisteminin, değerleri birbirine düşman hale getirmek yerine, daha evrensel ve insani bir bakış açısıyla yeniden yapılandırılması, özellikle farklılıkların barış içinde bir arada yaşamasını sağlamaktadır. Bunun gerçekleşebilmesi için, eğitimcilerin, sanatçıların, bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerekmektedir. Değerler eğitiminde, insanların özünü, insani yönlerini öne çıkaran bir anlayış benimsenmelidir.
Türkiye eğitiminde değer bilincinin artması adına atılacak adımlar, toplumumuzun dünü üzerine bir sorgulatma yaparak, geleceğine dair umut vermelidir. Eğitim, yalnızca bir mesleki bilgi ve beceri alanı olarak değil, insanlığın insani yönlerini geliştiren bir araç olarak değerlendirilmeli ve bu doğrultuda da değerler eğitimi önemli bir konu başlığı olarak ele alınmalıdır.
Kaynak: Halk TV