ALİ BAŞ / ESKİŞEHİR
Özaydemir, “Biz çatıyı sadece bir yapı öğesi değil, yaşamın güvenli temeli olarak görüyoruz. Kılıçoğlu olarak 100 yıla yakın bir süredir ‘güven’ ilkesinden bir sapma göstermedik. Ürettiğimiz her kiremit, sadece bir malzeme olmanın ötesinde, altında yaşanacak hayatlara duyduğumuz sorumluluğu simgeliyor.” dedi.
Ürünlerinin tasarımında dayanıklılık, uzun ömür ve kullanıcı konforunu ön planda tuttuklarını belirten Özaydemir, bu anlayışlarıyla yalnızca nihai kullanıcıların değil, bayilerinin, iş ortaklarının ve çalışanlarının da güvenini kazandıklarını ifade etti.
Yenilikçi Üretim Anlayışı
Munyar: Kiremit üretiminde Türkiye’nin lider firması olarak, sektördeki yeniliklere nasıl öncülük ediyorsunuz?
Özaydemir: “Kılıçoğlu olarak sadece üretim yapan değil, sektöre yön veren bir marka olmayı daima hedefledik. Türkiye’de en fazla model ve renk seçeneğini sunarak, her iki yılda bir yeni kiremit modeli geliştiren tek markayız. Çatıyı yalnızca bir malzeme değil, bir yaşam alanı olarak değerlendiriyor; mimari estetikle teknolojiyi bir araya getiriyoruz.” diye yanıtladı.
Ayrıca, kurulan Usta Kulübü sayesinde çatı ustalarına modern uygulamalar ve doğru montaj teknikleri hakkında sürekli bilgi aktarıldığına dikkat çekti. Kılıçoğlu, ürün geliştirmeyle sınırlı kalmayıp, sektördeki geleceği de deneyim, bilgi ve vizyon ile şekillendirdiğini vurguladı.
Çatı Yangınları ve Uçmalarının Artışı
Munyar: Son yıllarda çatı yangınları ve uçmaları, özellikle yanlış malzeme kullanımı nedeniyle artış gösteriyor. Bunun nedenleri nelerdir?
Özaydemir: “Son dönemlerde yaşanan çatı yangınları ve uçmalarında dikkate değer bir artış söz konusu. Başlıca nedenleri arasında, yangına dayanıklı olmayan malzemelerin kullanımı ve hatalı uygulama yöntemleri bulunuyor. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelen ekstrem hava olayları durumu daha da zorlaştırıyor.” şeklinde yanıt verdi.
Hükümetin, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” gibi açık bir kılavuz sunduğunu hatırlatan Özaydemir, uygulamadaki denetim eksikliklerinin bu kuralların hayata geçirilmesini zorlaştırdığını söyledi. Çatı uçmalarının sık sık gündeme geldiğine de dikkat çeken Özaydemir, “Asıl sorun, çatının doğru yapılması ve kullanılan malzeme ile uygulama tekniklerinde yatıyor.” dedi.
Çatı Regülasyonları ve Çözüm Önerileri
Munyar: Türkiye’de çatı konusunda en büyük problemler neler?
Özaydemir: “Türkiye’de çatı ile ilgili en büyük problemlerden biri, ülke genelinde geçerli bir çatı regülasyonunun olmaması. Kolon, kiriş gibi yapı unsurları için net standartlar belirlenirken, çatı sistemleri ne yazık ki serbestliğe bırakılmış durumda.” şeklinde ifade etti.
Bir çatının nasıl olması gerektiği ve hangi standartları taşıması gerektiği konusunda ortak bir düzenlemenin bulunmaması, birçok sorunun temel sebebi olduğunu belirtti.
Çözüm Yolları
Munyar: Bu sorunlar nasıl çözülür?
Özaydemir:
- Ülke genelinde çatılara özel teknik şartnameler ve yönetmeliklerin oluşturulması gerekir.
- Belediyeler ve yapı denetim firmaları, çatı projelerini daha sıkı bir şekilde kontrol etmelidir.
- Yangın yönetmelikleri çerçevesinde rüzgâr ve farklı hava koşullarına dayanıklı malzeme kullanımı teşvik edilmeli, halk bu konuda bilinçlendirilmelidir. Isı yalıtımı hakkında da bilgilendirme yapılmalıdır.
Kılıçoğlu olarak çatıyı sadece bir kaplama öğesi olarak görmediklerini belirten Özaydemir, bunun aynı zamanda yapının konfor, güvenlik ve enerji verimliliği açısından kritik bir nokta olduğuna inandıklarını söyledi.
Çatılar ve Kentsel Estetik
Munyar: Bir kentin silüetini oluşturan en önemli unsurlardan biri çatı sistemi midir? Doğru malzeme ve tasarım neden bu kadar önemlidir?
Özaydemir: “Kesinlikle öyle. Bir kente havadan bakıldığında ilk göze çarpan unsurlardan biri çatı dokusudur. Çatı formları, renkleri ve malzemeleri, sadece estetik değil, aynı zamanda bölgenin kültürel yapısını, mimari anlayışını ve sosyo-ekonomik seviyesini de yansıtır.” ifadelerini kullandı.
Özellikle Avrupa’daki şehirler dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor. Belirli bölgelerdeki çatıların benzer form ve renklerde olması, şehir estetiğin korunmasına yönelik bilinçli bir tercih olarak değerlendiriliyor. Ancak Türkiye’de bu konuda standartlaşma ve görsel bütünlük konusunda bir eksiklik mevcut.
Sürdürülebilir Üretim Vizyonu
Munyar: Sektörde sürdürülebilir ve çevre dostu üretim konusunda Kılıçoğlu nasıl bir vizyon benimsiyor?
Özaydemir: “Sürdürülebilirlik, bizim için yalnızca geçici bir trend değil, uzun vadeli bir sorumluluk anlayışıdır. Üretimin her aşamasında çevreyi koruma, kaynakları verimli kullanma ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma ilkesi benimsiyoruz.” dedi.
Megaron Kiremit Üretim Tesisine entegre ettikleri Güneş Enerjisi Santrali (GES) yatırımı ile Megaron kiremitlerinin güneş enerjisi ile üretildiğini belirten Özaydemir, bunun enerji maliyetlerini azaltmakla kalmayıp karbon ayak izini de ciddi şekilde düşürdüğünü ifade etti. Ayrıca atık suların geri kazanımı konusundaki projelerle de dikkat çekiyorlar.
Kil kiremit üretiminde “sıfır atık” yaklaşımının benimsendiğini belirten Özaydemir, bu çevre dostu anlayışı üretimle sınırlı tutmadıklarını, çatıda enerji üretimine yönelik çözümler geliştirdiklerini ve BIPV (Building-Integrated Photovoltaics) uygulamalarıyla çatı sistemine entegre güneş panelleri sunduklarını vurguladı.
Gelecekte Çatılar ve Enerji Üretimi
Munyar: Çatı kaplama sektörü önümüzdeki yıllarda nasıl bir dönüşüm geçirecek? Kılıçoğlu’nun bu konu üzerindeki çalışmaları nelerdir?
Özaydemir: “Çatılar sadece bir koruma unsuru olmanın ötesinde, enerji üreten, konfor sağlayan ve sürdürülebilir yaşamın parçası haline gelen akıllı yapılar olacak. Gelecekte çatılar, enerji üretiminde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelecek.” açıklamasında bulundu.
Kılıçoğlu ve Megaron Çatı Teknolojileri markaları ile BIPV sistemleri entegre edilen çözümler geliştirerek çatı yüzeylerini enerji santrallerine dönüştürme konusunda çalıştıklarını belirtti. Attıkları her adımın geleceğin çatısına hazırlanmak amacı taşıdığını da sözlerine ekledi.
Kılıçoğlu’nun Tarihçesi
Kılıçoğlu, 1927 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulmuş olup, Cumhuriyet’in sanayileşme atılımlarının öncülerinden biridir. O dönemde kiremit üretiminin yerli imkanlarla gerçekleştirilmesi, modern Türkiye’nin kalkınma hedeflerine önemli katkılarda bulunmuştur.
1949 yılında Türkiye’nin ilk modern kiremit tesisini kuran Kılıçoğlu, 1974 yılında Yalçın Tesisi ile tünel fırın teknolojisini sektöre kazandırmış ve otomasyon ile üretimde yeni bir dönem başlatmıştır. Ayrıca, 1996 yılında açılan Eskişehir OSB’deki Endel Kiremit Tesisi ise bugün Türkiye ve Avrupa’da önemli bir üretim kompleksi olarak faaliyet göstermektedir.
2014 yılında devreye alınan Megaron Kiremit üretim tesisiyle agrega kiremit üretimine başlamış ve sektörde en fazla alternatif çatı malzemesi üreten marka haline gelmiştir. Bununla birlikte, uzman bayi sistemiyle anahtar teslim garantili çatı hizmetleri sunulmaktadır.
Kaynak: Ekonomim