İran’daki Trajediler ve Medya Temsili Üzerine Tepkiler
Son günlerde, hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki birçok İranlı, uluslararası medyada iki benzer trajedinin farklı şekillerde ele alınmasının yarattığı belirgin çelişkiler nedeniyle sosyal medyada tepkilerini dile getiriyor.
İsrail’in Beerşeba kentinde bir hastanenin bombalanması, önde gelen dünya medya kuruluşları tarafından hızlı bir şekilde geniş bir ilgiyle karşılık buldu.
Oysa, birkaç gün önce İran’ın batısındaki Kirmanşah kentindeki bir hastane de benzer bir saldırıya uğramıştı; bu saldırıya dair haberler ise dünya genelinde neredeyse hiç ilgi görmedi.
Bu durum, benzer acılara neden olan olayların farklı muamele görmesi hissini uyandırarak, birçok kişinin kendini göz ardı edilmiş ve değersiz hissetmesine yol açtı.
Ayrıca bu durum, önemli bir soruyu da gündeme taşıdı: Dünya, neden bazı trajedileri görürken, diğerlerini görmezden geliyor?
Cevabın yalnızca jeopolitik faktörlerde değil, aynı zamanda bilgiye erişimde, görünürlükte ve stratejik kullanımda yattığı düşünülüyor.
İsrail’in Medya Stratejisi
İsrail, medya üzerinde etkili bir kontrol sağlamak için yabancı basınla iletişim kurmayı başaran işleyen bir sistem geliştirmiş durumda.
Büyük bir olay yaşandığında, Tel Aviv veya Kudüs’te görev yapan yabancı muhabirler, olay yerine hızla intikal ederek, mağdurlarla veya yetkililerle görüşme ve video yayını yapabilme imkânına sahip oluyorlar.
Bu hızlı ve şeffaf sistem, küresel haber döngüsünü beslemek amacıyla oluşturulmuş durumda.
Ancak bu durum, Gazze için aynı şekilde geçerli değil. İsrail, bölgeyi abluka altında tutarak uluslararası haber ekiplerinin sahadaki durumu raporlamalarına izin vermiyor.
Bilgi Boşluğu ve Medyaya Erişim Sıkıntıları
İran ise yabancı gazetecilere neredeyse tamamen kapalı bir ülke konumunda. BBC muhabirlerinin Tahran’da haber yapmaları için dahi vize almakta zorluk çekiliyor.
İran içindeki gazeteciler üzerinde de sıkı kısıtlamalar mevcut ve sansür yaygın bir şekilde uygulanıyor.
Kirmanşah’daki bombalamadan sonra elde edilen ilk görüntüler, cep telefonlarıyla çekilen bulanık ve karanlık birkaç fotoğrafla sınırlı kaldı.
Olay sonrası basın açıklamaları yapılmadı, medya erişimi konusunda bir koordinasyon sağlanmadı ve canlı yayın yapılmadı.
Bu durum daha da derinleşiyor. Tel Aviv’den elde edilen 24 saatlik uydu görüntüleri, insansız hava aracı videoları ve canlı yayınlar yaygın bir şekilde kullanılırken, İran’da bilgi boşluğu hakim. Ülkedeki video paylaşımları genellikle sivil vatandaşlar tarafından gizlice, internetin kesilmesi engeline rağmen yüklenmeye çalışılıyor ve bu içerikler hızla silinmeye çalışılıyor.
Kaynak, Reuters
Fotoğraf altı yazısı, Beerşeba hastanesi vurulduğunda, İsrail yetkilileri hızla rakamları paylaştı ve düzenli güncellemeler yayınladı.
Bir diğer önemli husus ise resmi rakamların açıklanması. Beerşeba hastanesinin vurulmasının ardından İsrail yetkilileri hemen yaralı sayısını duyurdu, hastaların durumu hakkında bilgi verdi ve saldırının arka planını açıkladı.
İran’da ise, İsrail’in ilk saldırı dalgasından yaklaşık iki gün sonra Sağlık Bakanlığı, ülke genelindeki ölü sayısını 224 olarak bildirdi. Ancak o tarihten itibaren Kirmanşah’daki hastane dahil olmak üzere belirli olaylar hakkında güvenilir bir güncellemeye ulaşılamadı.
Resmi açıklamaların olmaması nedeniyle, en son elde edilen bilgiler, yas tutan ailelerin internete yükledikleri çocuklarının, annelerinin ve diğer sivil kurbanların fotoğrafları oldu; bu fotoğraflar, devletin sessizliğiyle oluşan boşluğu dolduran kişisel anekdotlardı.
Bu yazı yazılırken, İran’daki internet bağlantısı fiilen çevrimdışı durumdaydı. Daha önce yurt dışından ulaşılabilen haber ajansları artık hiç yüklenmiyor veya eksik yükleniyor. Devlete ait internet sitelerine yurt dışından yüklenen resimler ve videolar çoğu zaman açılamıyor ve ana sayfalar dahi yüklenmiyor.
Bunun neticesinde, bir hastanenin bombalanması gibi olayların haberleşmesinde önemli bir dengesizlik meydana geliyor.
İran’ın medya üzerindeki sıkı kontrolü ve yoğun internet yasakları, yabancı gazetecilerin olay yerinden haber yapmasını ve yerel medyanın özgürce çalışmasını zorlaştırıyor. Böyle bir ortamda, bir olayın tüm yönlerini, insan kayıplarını, bağlamını ve sonuçlarını aktarmak neredeyse imkânsızlaşmış durumda.
Bu da İran’ı global tartışma alanında dezavantajlı bir konuma yerleştiriyor. Füzeler kadar, anlatıların da önemli olduğu bir savaşta İran, kendini etkili bir şekilde susturmuş oluyor.
Kaynak: BBC Türkçe