1. Haberler
  2. Gündem
  3. Adalet Barikatı: Türkiye’nin Acil Reform İhtiyacı

Adalet Barikatı: Türkiye’nin Acil Reform İhtiyacı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İzmir Barosu Av. Nevzat Erdemir Konferans Salonu’nda “Faşizmin Hedefinde; Barolar ve Avukatlar” başlıklı bir panel gerçekleştirildi.

Panele, İstanbul Barosu Başkanı Avukat Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Avukat Bahar Gültekin Candemir ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal konuşmacı olarak katıldı.

“BARİKATIN OLDUĞU YERDE ADALET OLMAZ”

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, burada yaptığı konuşmada adliye binalarında kurulan barikatlara karşı çıkarak, “Barikatın olduğu yerde adalet olmaz. Adliyenin içinde hem adalet bekleyeceğiz hem de her tarafına barikat koyacaksınız. Barikatta adalet yan yana gelmeyeceği gibi, Emniyet mensuplarında 16 görev birimi vardır. TİM polislerinin İstanbul Adliyesi’nin içerisinde ne işi var?” ifadelerini kullandı.

Tanal, avukatlık mesleğinin giderek daha fazla baskı altında olduğunu belirterek, “Türkiye’de avukatlık yapmak yalnızca bir meslek değil, adeta bir mücadele alanı haline geldi. Her gün duruşma salonlarında, karakollarda, adliyelerde, savcılıklarda ve cezaevlerinde avukat arkadaşlarımız birçok cephede mücadele ediyor. Her cephede avukatların hakları da yok sayılıyor.” dedi.

1203e0c4-2702-45ec-8e0b-1f02c4d090c4-w.png

Duruşma salonlarında avukatların taleplerinin tutanaklara geçirilmediğini vurgulayan Tanal, sözlerine şöyle devam etti:

“Bugüne kadar duruşma salonlarında avukat arkadaşlarımızın talepleri tutanaklara geçirilmiyor. Söz hakkı keyfi biçimde engelleniyor. Avukatlar mahkeme salonundan dışarı atılıyor. Hatta hâkim, savcı avukatı görmeden şüpheli ifadesini alıyor. Kapalı kapılar arkasında şüpheli avukattan kaçırılarak ifade alınmaz. Alınmamalı. Alan da görevini kötüye kullanıyor.”

“SİSTEM ÇÜRÜMÜŞ DURUMDA”

Avukatların karakollarda da sorunlar yaşadığını dile getiren Tanal, “Avukatın bir başka mücadele alanı da karakollar ve emniyet birimlerinde oluyor. Avukatlar tabii ki müvekkillerine ulaşamıyor. Hatta bazen oluyor ki ‘milletvekilini biz ulaşamıyoruz, sen gel ulaş’ diyor. Eğer bir avukat müvekkiline ulaşamıyorsa, o düzen çürümüş demektir. Bu sistemi iğneyle iplikle dikerseniz dahi artık çürümüş olan bez nasıl dikiş tutmuyorsa, bu sistemde dikiş tutmuyor. Tutması imkansız. Bu sistemin değişmesi lazım. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin dışında bu ülke ne huzura kavuşur, ne mutluğa. Avukat da, basın da, vatandaş da, yargısı da, genci, yaşlısı, emeklisi ve çalışanı da. Bir an önce bu çürümüş sistemin başından itibaren değişmesi lazım.” diye ekledi.

“AKP’NİN VE MHP’NİN İÇERSİNDE POLİS OLMUŞ KİŞİLER TARAFINDAN YAPILIYOR”

Tanal, 19 Mart’tan sonra gerçekleştirilen protesto eylemlerine yönelik de değerlendirmelerde bulundu ve “Gözaltına alınan çocuklar suç işlemiyor. O çocukların içerisine emniyet kurumunun hepsini eleştirmeye hakkımız yok. İçinde provokatör olan emniyet mensupları var. Bunlar AKP’nin ve MHP’nin gençlik kollarından alınmış ve çocuklara saldırıyor. Bu gibi insanlar, gençlerin de arasına girip sanki gençler polise taş atıyormuş gibi provokasyon eylemi yapan yine o AKP’nin ve MHP’nin içerisinde polis olmuş kişiler tarafından yapılıyor.” dedi.

“HİÇBİR TOPLUMDA BÖYLESİ OLMAMIŞTIR”

Panelde konuşan İstanbul Barosu Başkanı Avukat Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, 2017’de gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile iktidarın kişiselleştirildiğini belirterek, “2017’de bir kopma oldu, bir tür reddi miras gerçekleşti. 2017 anayasa değişikliğini ‘Cumhuriyet Anayasacılığı’nın sonu olarak değerlendirebiliriz; yalnızca cumhuriyet mirasının reddi değil, modernleşme, hukukileşme, kurumsallaşma ve demokratikleşme yönündeki birimin de reddi olarak görülebilir.” dedi.

Kaboğlu, baroların özerk olduğunu vurgulayarak, “Barolar özerktir. Avukatlar özgürdür. Ancak bu asgari gerekler temelinde sav, savunma, hüküm üçlüsündeki güdümlü sav bağımlı hüküm arasında bağımsız ve özgür savunma bu diyalektin asgari ölçekte ortaya çıkmasını sağlayabilir. Türkiye’de 200 binin üzerinde avukat var. Bu avukatlar stajyerlerle birlikte giderek sayıları artıyor. Türkiye’deki barolar, 81 baro Türkiye Barolar Birliği büyük şemsiyesi altında her geçen gün savunmayı daha dayanışmacı bir anlayışla ve daha güçlü bir biçimde sahipleniyorlar.” ifadelerini kullandı.

4c4c11c5-f7c0-4864-913d-608f257cbc42-w.png

“Anayasanın güvence altına aldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri güvence altına aldığı, hukukun temel ilkelerini barolar daha çok savunacaktır.” diyen Kaboğlu, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Doğru hukuk dilini kullandığımız ölçüde siyaset dilini kirlenmekten arındırabiliriz. Kurumlarımızı, mirasımızı iyi keşfedelim, ortaya koyalım ve bunu ileriye götürelim. Hiçbir toplumda böylesi olmamıştır. 200 yıllık kazanımlar bir anda üç kişinin iradesiyle dayatılarak ortadan kaldırılmamıştır. Bu büyük bir yıkımdır.”

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ BUGÜN DÖRT YANI DEMİR PARMAKLIKLARLA ÇEVRİLİ BİR CEZAEVİDİR”

İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz da yaşanan adaletsizliklere dikkat çekerek, “Yargının asli ve kurucu unsuru savunma mesleğidir. Demokrasinin ve hukuk devletinin güvencesinin savunma mesleği olduğunu ifade edebiliriz. Artık Türkiye Cumhuriyeti ne laik, sosyal ve hukuk devleti değil. Türkiye Cumhuriyeti, tek adam tarafından yönetilen otoriter, totaliter bir rejimdir. Türkiye Cumhuriyeti yasaklar ülkesidir. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti bile değildir. Dört yanı demir parmaklıklarla çevrili bir cezaevidir. Kimsenin hukuk güvenliği yoktur.” sözlerine yer verdi.

Kaynak: Halk TV

Adalet Barikatı: Türkiye’nin Acil Reform İhtiyacı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin