EVRİM KÜÇÜK
Merkez bankalarının jeopolitik risklere karşı rezervlerinde bulundurduğu altın miktarının, 1960’lardan bu yana en yüksek seviyeye ulaşması, yatırımcıların altın konusunda kendilerini daha güvende hissetmelerine yol açtı. ABD-İran arasındaki gerilimlerin artması, Fed’in olası faiz indirimleri ve devam eden ticaret gerilimleri, altına olan talebi artırma yönünde etkili oldu. Bu koşullarda, yatırım bankaları ve finans kuruluşları, altın için yeni fiyat tahminlerini açıkladı. 2025’in ikinci yarısına yaklaşırken, uzmanlar altın fiyatlarında rekor kıracağına dair işaretler görüyor.
TD Securities: 1 Aylık Hedef 3.650 Dolar
Dün öğle saatlerinde ons altın, 3.390 dolara yakın bir seviyeye ulaştı. Aylık bazda fiyat artışı yüzde 4, yılbaşından beri yüzde 29 ve son 1 yılda ise yüzde 47 olarak kaydedildi. Uzmanlar, fiyatların artışının devam edeceği yönünde öngörülerde bulunuyor.
Kanada merkezli TD Securities, altın için en cesur tahminleri yapan kuruluşlardan biri olarak öne çıkıyor. Banka, Orta Doğu’daki artan jeopolitik gerilimler ve küresel risk iştahının azalmasıyla birlikte altının güvenli bir liman olarak değerlendirildiğini belirtti. TD, bir aylık ons başına 3.650 dolar hedefi koyarak, piyasanın kısa vadede önemli bir risk primini fiyatlamaya başladığını gösteriyor.
UBS: Duraksama Yeni Zirvenin Habercisi
İsviçre merkezli UBS, altının Nisan ayında 3.500 dolarlık zirve fiyatının ardından yaşadığı konsolidasyonu sağlıklı bir düzeltme olarak nitelendiriyor. Banka, mevcut durgunluktan sonra yeni bir yükseliş dalgasının ortaya çıkacağına yönelik tahminlerde bulunuyor. UBS, yatırımcıların ilgisinin platine kaydığını belirtse de, altın destekli ETF’lere olan talebin güçlü kalmaya devam ettiğini ve merkez bankalarının alımlarının sürdüğünü vurguluyor. Banka, “boğa altın hissiyatı değişmedi” açıklamasında bulunarak, yatırımcıların altını uzun vadede portföylerinde çeşitlendirme aracı olarak göreceklerini ifade etti.
Société Générale: 4.000 Dolar İhtimali Masada
Fransız banka Société Générale, altının 2025 yılı için ortalama fiyat tahminini yılın ilk çeyreğinde gösterdiği performansa dayanarak 3.300 dolara yükseltti. Uzmanlar, altının 4.000 dolara ulaşma olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Banka, merkez bankası alımları, ETF’lerin yükselişi ve spekülatif pozisyonların tekrar artması durumunun fiyatları yukarı yönlü destekleyebileceğini ifade ediyor. ABD’nin tarife politikalarındaki belirsizlikler de altının güvenli liman özelliğini pekiştiriyor.
Wells Fargo: 2026’ya Kadar Rekorlar Sürebilir
Amerikan bankası Wells Fargo, 2025 yılı ortası için altının değer kazanımının 2026 yılına kadar devam edebileceği öngörüsünde bulunuyor. Raporlarında, merkez bankalarının talebinin gelecekte de süreceğini belirten banka, düşen faiz oranları ve zayıf dolar beklentisinin altın için olumlu katkı sağladığını ifade ediyor ve yatırımcıları kısa vadeli fiyat geri çekilmelerine karşı sabırlı olmaları gerektiği konusunda uyarıyor.
Küresel Para Rezervinin Yüzde 20’si Altın
Merkez bankalarının dünya genelinde elinde bulundurduğu altın miktarı, Bretton Woods dönemindeki tarihi zirvelere yaklaşmakta.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) raporuna göre, merkez bankalarının kasasında 36 bin ton altın var. 1960’ların ortalarında bu rakam 38 bin ton seviyesindeydi. ECB’nin yıllık para birimi değerlendirmesine göre, sarı metal 2024 sonunda toplam küresel resmi rezervlerin yaklaşık yüzde 20’sini kapsayarak, yüzde 16 ile kalan euroyu geride bırakıyor. Aynı zamanda ABD doları, yüzde 46’lık oranla liderliğini koruyor.
2024 yılında, dolardan uzaklaşma çabaları içinde merkez bankalarının altın alımları üçüncü kez 1.000 tonu geçti. Bu, 2010’lu yıllardaki on yıllık alımların iki katına denktir.
ECB ekonomistleri, bazı merkez bankalarının dolardan uzaklaşıp altına yönelmesindeki en büyük motivasyon kaynağının artan jeopolitik gerginlikler olduğunu kaydediyor. Dünya Altın Konseyi verilerine göre, geçen yıl en çok altın alan ülkeler arasında Polonya, Türkiye, Hindistan ve Çin öne çıkıyor. Bu ülkeler, global alımların yaklaşık dörtte birini gerçekleştiriyor.
Kaynak: Ekonomim