YENER KARADENİZ/İSTANBUL
Ocak ayında altın fiyatlarının uluslararası piyasa ile kapanması ve 100 dolara kadar düşen fark, mücevher ihracatını artırmıştı. Ancak bu farkın yeniden açılması, artışın hızını düşürdü. Sektör temsilcileri, artan altın talebinin perakendecilerin altına erişiminin kısıtlı olması ve devam eden kota uygulamaları nedeniyle etkili olduğunu vurguladı. Yurtdışından gelen yatırımcıların bile altın alımına yöneldiği ifade ediliyor. İtalya gibi ülkelerden bitmiş takı ithalatına yönelen perakendeciler, sektörde daha fazla küçülme ve ihracatta kaybın durması için altın ithalatında kota uygulamasının kaldırılmasını talep ediyor. Üreticilerin görüşleri doğrultusunda, mevcut koşullarda ihracatın 15 milyar dolar ile sınırlı kalacağı, olması gereken seviyenin ise 25-30 milyar dolar olduğu belirtiliyor.
İhracat Reel Olarak Düşüşte
Geçen yılın ocak ayında 1 milyar 163 milyon dolara ulaşan altın ihracatı, bu yıl iki aylık raporlara göre yüzde 113,4 oranında düşüş yaşadı ve toplamda 2 milyar 25 milyon dolara geriledi. 10 Mart itibarıyla mücevher ihracatındaki artış oranı yüzde 87’ye düştü. Bu durumu, altın fiyatlarındaki yükselişin büyük bir etkisi olduğu düşünülüyor. Geçen yılın ocak-şubat döneminde altın ons fiyatı 2 bin 45 dolar seviyelerindeyken, bu yıl bu değer 2 bin 950 dolara yükseldi. Ancak miktar olarak bakıldığında, önceki yıllara göre bir düşüş olduğu belirleniyor. 2024’te 1 Ocak ile 10 Mart arasında gerçekleştirilen mücevherat ihracatının 17,8 ton iken, bu yıl aynı dönemde bu miktar 23 tona ulaştı.
2024’te Türkiye, İtalya başta olmak üzere 6 milyar 594 milyon dolarlık bitmiş takı ithalatı gerçekleştirdi ve 5 milyar 793 milyon dolarlık ihracat yaparak mücevher ihracatında ilk kez 801 milyon dolar açık vermiş oldu.
“Büyükler İşlerini Görüyor, Küçükler Mağdur Oluyor”
Mücevher İhracatçıları Birliği Başkan Vekili Ayhan Güner, ocak ayında fiyat farkının sıfırlanmasının mücevher ihracatını artırdığını ancak artışın büyük oranda altın fiyatlarından kaynaklandığını belirtti. Güner, dünya fiyatları ile Türkiye’deki fiyatların aynı olduğu dönemde ihracatın artış gösterdiğini, ancak fark açıldığında mücevher ihracatının olumsuz etkilediğini ifade etti. Küçük üreticilerin altına erişiminde yaşanan zorluklar ve karmaşık prosedürlerin, sektörü olumsuz etkilediğini dile getirdi. “Büyük şirketler alımlarını yapıyor, küçük üreticiler ise mağdur kalıyor” diyerek durumu özetledi.
Yatırımlık Altın Tarafı Hareketli
Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, uluslararası piyasa ile altın fiyatları arasındaki farkın bin 300 dolara ulaştığını belirtti. İşlem hacminin durağan olduğu, fakat alım taleplerinin hareketlenmekte olduğu ifade edildi. Bayrama yaklaşıldıkça, emekli bayram ikramiyeleri ve Ramazan’daki artan bağışlarla piyasanın daha da hareketleneceği öngörülüyor. Ancak, kurlar üzerindeki artışlara müsaade edilmeyeceği yönündeki açıklamaların talebi artıracağı düşünülüyor.
Ocakta artışın sebeplerinden biri olarak, önceki ay yapılan 14 tonluk ithalatın etkili olduğunun altı çizildi. İthalatın azalması ile birlikte fiyat farkı da değişti. Aynı zamanda, İtalya’dan yapılan mamul ithalatı, sektördeki dengesizliği artırmış durumda.
■ Yastık Altı Altın Alışkanlığı, Yabancılara da Bulaştı
Türkiye’ye özgü yastık altı altın talebinin yabancı yatırımcılara da sıçradığını aktaran Yıldırımtürk, gurbetçi ve yabancıların fiziksel altın satın aldığını ifade etti. Altın alımı konusunda ABD vatandaşlarının da benzer bir eğilim geliştirdiği, enflasyona karşı paralarını korumak istedikleri gözlemleniyor.
■ Küçük Üreticiler İthal Altının Yüzde 10’una Bile Ulaşamıyor
Ocak ayında altındaki fiyat farkının sıfırlanması, ithalat verilerine de yansıdı. İstanbul Borsa verilerine göre, ocak ayındaki altın ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 düşüşle 9,65 ton olarak gerçekleşti. Küçük üreticilerin, ithal edilen altının sadece yüzde 10’una bile ulaşamadığı belirtilirken, sektördeki küçülmenin genel olarak yüzde 30 düzeyine ulaştığı ifade ediliyor. Sektörün büyümek için dünya fiyatlarıyla mal alması gerektiğinin altı çizildi.
Yöntemlerin ve uygulamaların gözden geçirilmesi gerektiği, böylelikle sektörün yeniden büyüme potansiyeline kavuşacağı öngörülüyor.
Kaynak: Ekonomim