1. Haberler
  2. Gündem
  3. Anksiyete ile Yüzleşmek: Kendinize Yardım Edin

Anksiyete ile Yüzleşmek: Kendinize Yardım Edin

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gazi Üniversitesi’nden Duygularımız Üzerine Öneriler

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Aslan ile duygusal zorluklar ve bunlarla başa çıkma yöntemleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

img-20250530-wa0054.jpg

Duyguların İnsanlık Hali

Hocam, gündelik yaşantımızda sıkça deneyimlediğimiz kaygılar ve korkular üzerine konuşalım. Bu duygular neden bu kadar yaygın ve tanıdık?

Bu hisler son derece insani duygulardır. İnsanlar, iç veya dış tehditlerle karşılaştıklarında duygusal ve bedensel tepkiler verirler. Bedenin sempatik sistemi devreye girerek “savaş ya da kaç” yanıtını başlatır; bu durum çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Panik atak, bu alarm halinin kısa süreli en yüksek noktasıdır. Bu durum sadece ruhsal bir hastalık belirtisi olmanın ötesinde, insan olmanın doğal bir parçasıdır.

Kendimize Yardım Etmenin Yolları

Peki, böyle durumlarda ne yapmalıyız? Kendimize nasıl yardımcı olabiliriz?

İlk adım, yaşadığımız hisleri bir bozukluk olarak görmek yerine bedenin doğal bir savunma tepkisi olarak değerlendirmektir. Panik atak genellikle 10-20 dakikada zirveye ulaşır ve sonra yavaşça azalır. Ancak bireyin çoğunlukla rahatsız olduğu konu, atağın kendisi değil “ya tekrar yaşarsam” kaygısıdır; bu durum, beklenti anksiyetesi adı verilen yeni bir kaygı döngüsü oluşturur.

Düşüncelerimize Dikkat Edelim

Bu durumda zihnimizin yarattığı düşüncelerin gerçek olmadığını mı fark etmemiz gerekiyor?

Kesinlikle. O anki düşünceler genellikle felaket senaryolarıdır: “Kalp krizi geçiriyorum”, “Bayılacağım”, “Kontrolü kaybetmek üzereyim” gibi. Bu söylemlerin sadece düşünce olduğunu, gerçek olmaktan uzak olduklarını kendimize hatırlatmalıyız. Anksiyete anında zihnimiz gerçeklikle pek uyuşmaz. Bu tür düşünceler sadece varsayımdır ve yaşandıklarında hayal ettiğimiz kadar acı vermez.

Normalleştirmenin Önemi

Normalleştirme kavramını biraz açabilir misiniz?

Evet, danışanlarıma ilk söylediğim şey, yaşanan durumu vücudun tepkisi olarak değerlendirmektir. Bu bir panik değil, bir çöküş ya da delirme durumu değildir. Bu, sinir sisteminin tehdit algısına verdiği bir refleks tepkisidir. Kaçımak kaçınılmaz olarak daha fazla mücadele yaratır ve acıdan kaçtıkça ızdırap artar. Bu hisler içimizde mevcuttur; kaçmak mümkün değildir.

Panikle Yüzleşmek

Duygulardan neden kaçmak işe yaramıyor?

Çünkü anksiyete bizim dışımızda bir şey değildir. Onunla mücadele etmek, kendimizle savaşa girmek anlamına gelir. Kaçınma eylemi, sadece kaygıyı artırır. Danışanlar sık sık “bundan tamamen kurtulmak istiyorum” derler. Ancak önemli olan, ondan kurtulmak olmayıp, onunla kalabilmek ve yüzleşmeyi öğrenmektir. Marcus Aurelius’un “Hayal ettiğimiz felaket, yaşadığımız felaketten daha acı verir” sözü, bu durumu anlamamızda yardımcı olur.

Dalgalar Üzerinde Sörf Yapmak

Bunu bir metafora dönüştürmek mümkün mü? Mesela, denizdeki dalgaları engelleyemediğimiz gibi, anksiyete ile de yüzleşmek mi gerekir?

Kesinlikle. Dalgaları durduramazsınız ama onlarla bir şekilde kalabilir ve hatta onların üzerinde hareket etmeyi öğrenebilirsiniz. Günlük yaşamda karşımıza çıkan pek çok soyut dalga var: işsizlik, gelecek kaygısı, toplumsal baskılar… Bu dalgalarla başa çıkmanın yolu, onlardan kaçmak değil, onları tanımak ve kendi yolumuzu çizmektir.

İçsel Tehditler ve Çözüm Önerileri

İç tehditlerden de söz edebilir miyiz? Zihnimiz bazen en büyük düşmanımız olabiliyor.

Evet, iç tehditler dışsal olanlar kadar güçlüdür. Günümüz dünyasında zihnimiz, en büyük tehdidi kendisi yaratıyor. Frontal korteksimiz düşünmek, plan yapmak ve olasılıkları tartmak üzere tasarlanmıştır. Ancak bu durum da “ya şöyle olursa” düşünceleriyle bizi sürekli tetikte tutan bir mekanizmayı beraberinde getirir. Düşüncelerimiz amigdalamızı harekete geçirir ve panik tepkisini başlatır.

İlk Yardım Önerileri

Elimizde çözüm olarak neler var? İlk yardım gibi uygulanabilir şeyler önerir misiniz?

Elbette. İşte bazı faydalı stratejiler:

  • Duyguları Tanıma: “Ne hissediyorum ve bu his neye tepki?” sorularını kendinize sorun. Belirtileri etiketlemek ve bunların kaygıya ait olduğunu kabul etmek önemlidir.

Duygulara Alan Tanıyın: Onları bastırmadan ve hasta hissetmeden yaşamaya çalışın. Duygular koruyucu bir mekanizmadır; bu yüzden onlarla savaşmak yerine anlamaya çalışmalıyız.

  • Kaçınma Yerine Yaklaşın: Kaçındığınız duruma adım adım geri dönmek ve o duygular ile kontrollü bir şekilde yüzleşmek, iyileşme sürecinde önemli bir adımdır.

Avuç içinize doğru yavaşça nefes verin ve dikkatinizi güvenli bir noktaya yönlendirin. Bedensel gevşeme, zihinsel rahatlama sağlar.

  • Günlük Hayata Katılım: Basit, yapıcı bir aktivite ile uğraşmak, zihni başka bir alana taşımaya yardım edecektir.

Uzun süren kaygılar ve panik bozuklukları için profesyonel etmek önemli olabilir. Gerek duyulursa tıbbi destek de alınması önerilir.

Bu Sürecin Bilinçli Olmak

Son olarak, bu yazıyı okuyan ve zorlu bir dönemden geçen okurlara ne söylemek istersiniz?

Şunu bilmeliler: kaygıdan kaçmak değil, onunla yüzleşmek iyileştiricidir. Kaçtıkça büyür, yaklaştıkça küçülür. Panik yaşantıları, insana özgü bir durumdur ve kendinize karşı nazik olmalısınız. Yardım istemek özgüven göstergesidir ve cesaret gerektirir.

Daha fazla bilgi için: www.drselcukaslan.com

Değerli bilgileriniz için teşekkür ederim. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Kaynak: Halk TV

Anksiyete ile Yüzleşmek: Kendinize Yardım Edin
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin