1. Haberler
  2. Gündem
  3. Ekonomi
  4. Ekonomik Dengelerin Arasında Hukukun Gücü – Türkiye, ABD, Almanya ve Çin’in Yol Ayrımı

Ekonomik Dengelerin Arasında Hukukun Gücü – Türkiye, ABD, Almanya ve Çin’in Yol Ayrımı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinin en belirgin özelliği, kırılganlıklar ve yeniden yapılanmalarla iç içe geçmiş bir belirsizlik ortamı. Enflasyonla mücadele, dijital dönüşüm, tedarik zinciri kırılmaları ve bölgesel gerilimler, ülkeleri sadece ekonomik değil, kurumsal olarak da test ediyor. Türkiye başta olmak üzere, ABD, Almanya ve Çin gibi büyük oyuncular bu sınavı farklı yöntemlerle veriyor. Ancak unutulmaması gereken gerçek şu: Ekonomi tek başına bir mühendislik meselesi değil; onun arkasındaki temel taşı, hukuk düzenidir.

Türkiye: Enflasyon Gölgesinde Sıkışan Ekonomik Dinamizm

Türkiye 1,1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğüyle küresel ölçekte orta düzeyde önemli bir aktör. Ancak, enflasyonla mücadelesi hâlâ belirgin. 2025 Mayıs’ında %35,41 oranında seyreden yıllık TÜFE, fiyat istikrarının sağlanamadığını net şekilde ortaya koyuyor. İşsizlik %8,2 seviyesinde ve dış borç 500 milyar dolara yaklaşmış durumda.

Makroekonomik göstergeler kadar önemli olan ise, yatırımcı güveni. Türkiye’de bu güvenin önündeki en büyük engel, hukuk sistemine duyulan kuşku. 2024 Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 142 ülke arasında 117. sırada yer almak, bunun açık göstergesi. Mülkiyet haklarının korunmasındaki zayıflık, yargının bağımsızlığına dair soru işaretleri ve ticaret hukukundaki öngörülemezlik, sadece yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de geri çekiyor. Oysa Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için sermaye akışının ön koşulu hukuki güvencedir.

ABD: Enflasyonda Normalleşme, Sistemde Derin Güven

ABD ekonomisi 33 trilyon dolarlık dev bir yapı. 2025 itibarıyla enflasyon %2,2 seviyesinde ve işsizlik %3,5 gibi oldukça düşük. Bu rakamlar, parasal sıkılaştırmanın kontrollü bir geçiş sürecine evrildiğini gösteriyor. Elbette 33 trilyon doları aşan federal borç ciddi bir baskı unsuru ama ABD dolarının rezerv para konumu, bu yükü yönetilebilir kılıyor.

Ancak ABD’yi asıl güçlü kılan, ekonomisinin arkasındaki kurumsal yapı. Mülkiyet haklarının anayasal teminat altına alınmış olması, yargının yürütmeden tamamen bağımsız çalışabilmesi ve ticaret hukukunun hem iç hem dış yatırımcı için şeffaf olması, ülkeye küresel güven kazandırıyor. ABD’de ekonomi sadece piyasaların değil, aynı zamanda kurumların inşa ettiği bir sistemdir.

Almanya: Kurumsal İstikrarın Ekonomik Yansıması

Avrupa’nın sanayi devi Almanya, 4,5 trilyon dolarlık GSYİH’sı ile güçlü bir ekonomik duruş sergiliyor. Enflasyon %2,4, işsizlik oranı %3,3. Kamu borcu ise GSYİH’nın %63’ü civarında, yani Maastricht kriterlerinin içinde kalmaya devam ediyor. Almanya’da ekonomik politikalar disiplinli maliye anlayışı üzerine kurulu.

Bu ekonomik başarıda asıl belirleyici olan, hukuk sistemine duyulan yüksek güvendir. Mülkiyet hakları sıkı korunur, yargı tam bağımsızdır ve ticaret hukuku, AB düzenlemeleriyle uyumlu ve öngörülebilirdir. Bu güven ortamı, Almanya’nın ihracata dayalı büyüme modelini sorunsuz işleten temel faktördür.

Çin: Dev Ekonomi, Sınırlı Kurumsal Şeffaflık

17,7 trilyon dolarlık GSYİH ve %2,1’lik enflasyonla Çin, ekonomik göstergelerde istikrarlı görünüyor. İşsizlik %5,3 düzeyinde ve dış borç yönetilebilir. Ancak Çin’in ekonomi-hukuk ilişkisi, Batılı modellere kıyasla oldukça farklı.

Çin’de mülkiyet hakları devletin denetimi altındadır ve yargı bağımsızlığı sınırlıdır. Ticaret hukukunda kurallar esnek ve çoğu zaman siyasi önceliklere göre şekillenir. Bu durum, özellikle yabancı yatırımcılar için ciddi bir risk unsuru yaratıyor. Yine de Çin, devlet destekli büyük ölçekli projeler ve stratejik planlamayla bu dezavantajı telafi etmeye çalışıyor.

Türkiye İçin Yapısal Dönüşüm Zorunluluğu

Türkiye, ekonomide kısa vadeli göstergeleri düzeltmeye odaklı olsa da uzun vadede kalıcı istikrarı yalnızca hukuk reformlarıyla sağlayabilir. Yüksek enflasyonla mücadele ederken yatırımcı güvenini artırmak, mülkiyet haklarını güçlendirmek, yargı bağımsızlığını fiilen sağlamak ve ticaret hukukunu netleştirmek zorunda.

Ekonominin temeli istikrardır; istikrarın temeli ise hukuktur. Enflasyon tek başına teknik bir sorun olabilir, ama hukuk zafiyeti yapısaldır. Türkiye’nin potansiyeli, yalnızca yeni yollar inşa etmek değil, o yolları güvenle yürünebilir kılmaktan geçiyor.


Son söz: Ekonomiler büyüyebilir, küçülebilir; ancak güçlü bir hukuk sistemi varsa, bu iniş çıkışlar yönetilebilir olur. Türkiye’nin gelecek vizyonu, hukukla beslenen bir ekonomi modeli kurabildiği ölçüde sağlamlaşacaktır.

Ekonomik Dengelerin Arasında Hukukun Gücü – Türkiye, ABD, Almanya ve Çin’in Yol Ayrımı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin