DMM tarafından yapılan açıklamada, “Kanunun tarımsal faaliyetleri sona erdireceği ya da yapay gıdayı zorunlu kılacağı yönündeki iddialar asılsızdır. Kanun, organik tarımı ve hayvancılığı destekleyerek gıda güvenliğini ön planda tutmaktadır. Vatandaşlardan karbon vergisi alınmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi.
DMM’nin Açıklaması
“İklim Kanunu, ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Büyüme’ doğrultusunda hazırlanmış, iklim değişikliğinin yol açtığı krizlerin ve zararların etkilerini en aza indirmeyi amaçlayan bir yasal düzenlemedir.” denildi.
Bu yasa kapsamında, iklime dirençli şehirlerin kurulması, afet risklerinin azaltılması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması gibi birçok alanda yol gösterici nitelikte düzenlemeler yapılacak. Aynı zamanda biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik stratejik çerçeveler sunulacaktır.
Yerel Düzeyde İklim Eylem Planları
Kanun; şehir planlaması, altyapı, tarım, hayvancılık gibi çevresel unsurların yanı sıra enerji ve sanayi gibi sektörlerde çevreci ve teknolojik dönüşümü desteklemeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede, toplumun, çevrenin ve ekonominin iklim kaynaklı olumsuzluklara karşı daha dirençli hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
Her ilde kurulacak İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu, yerel düzeyde iklim eylem planları hazırlayacak. Bu planlar, ilgili kurumların katılımıyla oluşturulacak ve en geç 31 Aralık 2027 itibarıyla iklim politikalarıyla uyumlu hale getirilecektir.
İklim kaynaklı afetlerden doğan kayıpların azaltılması için risk değerlendirme, izleme ve erken uyarı sistemleri geliştirilecektir. Bu süreçte bütünleşik afet yönetimi yaklaşımı esas alınarak müdahale kapasitesi güçlendirilecektir.
Ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletici strateji ve eylem planları doğrultusunda su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacak, kuraklık ve erozyon gibi sorunlarla ilgili ulusal düzeyde rehabilitasyon çalışmalarına yönelenecektir.
Hidrojen gibi yenilikçi ve temiz teknolojilerin geliştirilmesi teşvik edilecek, bu amaçla kamu ve özel sektör iş birliği güçlendirilecektir.
İklim değişikliği ve Yeşil Dönüşüm hakkında toplumun bilgilendirilmesi için eğitim programları uygulanacak. Müfredat güncellemeleri ile yeşil iş gücünün eğitimi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu iş birliği yapılacaktır.
Türkiye Yeşil Taksonomisi ile yatırımların çevre dostu olup olmadıkları belirlenecek. Bu sayede hem ulusal yatırım imkanları artacak hem de uluslararası finans akışları hızlanacaktır.
İlk kez uygulamaya koyulan Emisyon Ticaret Sistemi ile sera gazı emisyonları etkin bir şekilde azaltılacak. Bu sistem sayesinde sanayi tesisleri daha temiz ve verimli üretim yapma imkânı bulacak.
Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Enerjinin Teşviki
İklim Kanunu, sadece ticaret sistemine yönelik olmayıp; iklime dirençli şehirlerin kurulması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması gibi geniş kapsamlı hedefler içermektedir.
Kanun, tarımsal faaliyetleri sona erdirmeyeceği gibi yapay gıdayı da zorunlu kılmamaktadır. Organik tarımı ve hayvancılığı destekleyerek gıda güvenliğine önem verdiği vurgulanmaktadır.
Vatandaşlardan karbon vergisi alınmasına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Temel hedef, çevre dostu ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını teşvik etmek ve dönüşümü kalkınma öncelikleri doğrultusunda gerçekleştirmektir.
Karbon ayak izi, ürünlerin üretim aşamasında oluşan sera gazı emisyonlarını ifade eder. Bu bağlamda yalnızca üretim yapan kurumlar için enerji verimliliğini artıracak düzenlemeler öngörülmektedir. Bireysel özgürlükleri kısıtlayan herhangi bir hüküm yoktur.
Kaynak: Ekonomim