İsrail, 13 Haziran Cuma günü İran’a kapsamlı askeri operasyonlara başladı. İran’ın nükleer programını “varoluşsal bir tehdit” olarak kabul eden İsrail, karşılıklı saldırılarda bulunarak yanıt veriyor.
Bu çatışmalar 7 gündür devam ediyor. Uzmanlar, bu gelişmelerin zamanlamasını Hamas’ın 7 Ekim 2023’te gerçekleştirdiği saldırılarla ilişkilendiriyor.
BBC Türkçe‘ye açıklama yapan uzmanlara göre, 7 Ekim sonrasında İsrail’in yürüttüğü operasyonlar, İran destekli grupların oluşturduğu Batı karşıtı ittifakın etkisini önemli ölçüde zayıflattı.
King’s College Savaş Çalışmaları Bölümü Başkanı Profesör Matthew Moran, “Gazze’deki savaş Hamas’ı neredeyse yok etti ve Lübnan’da Hizbullah, 14 ay süren çatışmanın ardından ciddi şekilde zayıfladı” sözleriyle durumu özetliyor. Bunun yanı sıra, Suriye’deki Esad rejiminin çöküşunun da “Direniş Ekseni” olarak adlandırılan İran destekli güçlerin caydırıcılığını zayıflattığını belirtiyor.
Moran, İsrail’in bu durumu değerlendirdiğini ve avantaj elde etmek için fırsatlar aradığını ifade ediyor. “İsrail’in bu olaylardan cesaret aldığı ve bu fırsatları kullanarak önemli bir rakibi daha da zayıflatma niyetinde olduğu aşikar” diyor.
Direniş Ekseni’nden geriye ne kaldı?
İran, 1979 İslam Devrimi’nin ardından “Batı emperyalizmine” karşı koyacak bir ittifak oluşturmak için çabalarını sürdürdü. “Direniş Ekseni”nin merkezinde, İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve Kudüs Gücü yer alıyor. Kudüs Gücü, bu gruplara silah, eğitim ve askeri strateji desteği sağladı.
2000’li yıllarda ABD’nin Irak’ı işgali ve Suriye iç savaşının getirdiği kaos, İran’ın bu ekseni genişletmesi için elverişli koşullar yarattı.
Uzmanlara göre, “Direniş Ekseni” İsrail sınırlarında önemli bir caydırıcılık oluşturuyordu. Yemen’de de iç savaş, İran ile bağlantılı Şii Husi milislerinin kontrolüne geçti.
Gazze Savaşı ile birlikte, İran destekli gruplar da İsrail’e saldırılar düzenlemeye başladı. İsrail ise bu saldırılarda Hamas ve Hizbullah’ın üst düzey yetkililerini hedef aldı.
İran’ın bölgedeki gücünün mimarı olarak bilinen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani 2020’de ABD’nin düzenlediği bir saldırıda öldürüldü.
Tüm bu gelişmeler ışığında, “Direniş Ekseni” son saldırılar karşısında ne tür bir güç oluşturabilir?
BBC Türkçe‘ye açıklama yapan New Lines Strateji ve Politika Enstitüsü direktörü Caroline Rose, “Milis yapıların hala ayakta olduğunu, ancak liderliklerinin zayıfladığını” belirtiyor.
Rose, İsrail’in milis güçlerin kullanılan altyapı, ekipman ve yasadışı kaynaklarını hedef aldığını ve vekil güçlerin çoğunun son iki yıl içerisinde büyük ölçüde zayıfladığını vurguluyor.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Esad’ın devrilmesinin ardından İran’ın gücünün ve “Direniş Ekseni”nin genişleyeceği iddiasında bulunmuştu.
Uzmanlar, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırıları sonrası bölgedeki güç dengesinin İsrail’in lehine döndüğüne dikkat çekiyor. İran’ın vekil güçlerinin hala zarar verebilme kapasitesine sahip olduğunu, ancak bu durumun varoluşsal bir tehdit oluşturacak düzeyde olmadığını ifade ediyorlar.
Rose, Hizbullah’ın İsrail saldırısını kınarken İran adına saldırıda bulunma kararında tereddüt ettiğini belirtiyor.
Bu bağlamda, uzmanlar İran’ın vekil güçlerinin daha dikkatli davranması gerektiğini ve bu durumun İsrail’in askeri kampanyasının etkili olmasından kaynaklandığını ifade ediyorlar.
İran’ın müttefiki Esad’ın devrilmesinin de vekil güçlerin zayıflamasında büyük etkisi olduğu belirtiliyor. Suriye, daha önce Hizbullah’a silah ve mühimmat transferi için kritik bir noktaydı ancak Esad yönetimi çökünce bu varlık da önemli ölçüde azaldı.
Direniş Ekseni’nden geriye kalanlar, Irak’taki Şii milisler ve Yemen’deki Husi isyancılardan oluşuyor. ancak Husi isyancılar, İran ile koordineli olarak gerçekleştirdikleri saldırılara daha fazla dahil olmaya başlamışken, Irak’taki Şii milislerin geçmişteki kadar güçlü olmadıkları ifade ediliyor.
Rose, Irak hükümetinin milislerin etkisini azaltmak için çalışmalarda bulunduğunu ve bunun sonucunda bu grupların Almanya’nın finansal yardımına eskisi kadar ulaşamadığını da ekliyor.
İran bölgede yeni ittifaklar oluşturabilir mi?
İran son dönemde Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek için adımlar atıyor. Ancak bu gelişmelerin bölgesel güç dengesini İran’ın lehine değiştirecek anlamlı ittifaklar oluşturması olası görünmüyor.
Dr. Anahita Motazed Rad, “Bölgesel güç dengesini İran’ın lehine değiştirecek ittifakların oluşması beklenmiyor” diyor.
Sibylline’ın Ortadoğu ve Afrika Analisti Megan Suttcliffe, bazı ülkelerin İran’ın nükleer silah edinmesini istemediğini, bu nedenle İran’ın hala izole olduğuna dikkat çekiyor.
Rose, İran’ın ideolojik olarak dönüşüm geçirmediği sürece yeni dostça ilişkiler kurmanın zor olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, Hamaney’in bölgedeki güçlerin İsrail’e karşı birleşeceği iddiasının, mevcut güç dinamikleri göz önüne alındığında gerçekçi olmadığını belirtiyor.
Kaynak: BBC Türkçe