İsrail’de Barış Çağrıları ve Savaşın Yansımaları
Gazze’de süregelen savaşın başlama tarihinden itibaren 20 ay geçerken, Amit Halevy, İsrail sokaklarında yaşadığı zorlukları dile getiriyor. Halevy, barış çağrısı yaptığı için tükürülme, bağırma ve taş ile yumurta saldırısına maruz kaldığını ifade ediyor.
Halevy, “Beyaz giysiler giymiş kadınlardan oluşan bir grup olarak, ‘merhamet’, ‘barış’ ve ‘gıda güvenliği’ sloganlarıyla pankart tutarak sessizce oturuyorduk” dedi. “Barışa kim karşı çıkar ki? Ancak bu tür gösteriler, ‘İşgali Durdurun’ veya ‘Gazze’yi Özgür Bırakın’ çağrısı yaptığımızda karşılaştığımız nefretle aynıydı.” diye de ekliyor.
Tel Aviv’deki bir barış oturumu sırasında bir adamın kendilerine, “Gazze’de hepimizin tecavüz edilmesini dilediğini” haykırdığını anlatan Halevy, “Biz yine de elimizde ‘sevgi’ yazılı pankartlarla sessizce oturuyorduk” şeklinde sözlerini sürdürüyor.
Kaynak, AFP/Getty Images
Amit Halevy ile tanıştığımızda, savaşın ilk aylarındaydık. Halevy, Yahudi Soykırımı’ndan kurtulanların torunlarından biri olarak, aile tartışmalarının onu ne kadar rahatsız ettiğinden bahsetti. İsrail’in eylemlerini “Nazileşme” olarak tanımlıyordu. Şimdi, ailesinin bu konuda daha duyarlı hale geldiğini ifade ediyor.
Amit, “Babama daha önce duymadığı şeyleri söyleyebiliyorum ve o da bunları anlıyor” dedi. “O bana, ‘Peki ya Hamas?’ diye soruyor ve ben de ona, ‘Dün gece 80 çocuk öldürüldü, bunlar önemli değil. Bir insan olarak ve özellikle bir Yahudi olarak bunun hemen durması gerektiğini söylemelisin’ diyorum.” şeklinde devam ediyor.
İsrail’de, Gazze’deki acılara karşı farkındalık yavaş yavaş artarken, hayatı etkileyecek değişiklikler için savaşanların sayısı ise hâlâ azınlığa düşüyor.
İsrail Demokrasi Enstitüsü, Gazzeli sivillerin yaşadığı acıların, İsrail hükümetinin savaşla ilgili kararlarında bir rol oynaması gerekip gerekmediğini merak etti. Anket sonuçlarında, %67’lik bir kesimin ülkelerinin bunu ya görmezden gelmesi ya da sadece “küçük bir ölçüde” dikkate alması gerektiğini söylediği ortaya çıktı.
‘İnkar Duvarı’
Gazze’deki savaş, Hamas’ın Ekim 2023’te İsrail’e gerçekleştirdiği saldırı sonrası başlamış ve bu süre zarfında en az 54.607 Filistinli hayatını kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler’e göre, bu ölümlerin dörtte birinden fazlasının çocuk olması dikkatleri çekmiştir.
Halevy’nin aktivist arkadaşları, gösteri sırasında Gazze’de yaşanan ölümlerle ilgili posterler taşıyarak dikkat çekmeyi amaçladılar. Ancak bazı insanlar tarafından iyi karşılanmadıklarını ifade ettiler. Organizatörlerden Alma Beck, “Bu çocukların kim olduğunu soran insanlarla karşılaşınca şaşırdık; gerçekten meraklı ve endişeliydiler” dedi.
Birçok İsraillinin Gazze’deki yaşananlara dair insan hikayeleriyle tanışmadığı görüşü hâkim durumda. “Hükümet ve medya, İsraillileri Gazze’de olanlardan uzak tutmaya çalışıyor” diyor Halevy.
Kaynak, AFP/Getty Images
İsrail hükümeti, Gazze’deki acılara dair kaygıları çok küçük bir etkisi olan bir konu olarak görüyor. Öte yandan, birçok İsrailli artık çatışmaların sona ermesini talep ediyor; bu durum çoğunlukla, Hamas’ın elindeki 54 rehineden kaynaklanan endişelerle ilişkilendiriliyor.
Askeri Harekâta Destek ve Savaşın Yorgunluğu
İsrail’in en uzun savaşlarından biri olan bu çatışma süreçleri, bazı yedek askerlerin birden fazla rotasyonu yapmasına neden olurken, diğerleri sağlıkları veya mali durumları nedeniyle hizmet etmeyi reddetmektedir. Fakat, Başbakan Binyamin Netanyahu, halktan gelen savaş karşıtı taleplere kulak asmıyor.
Netanyahu, savaşın sona ermesini isteyenlerin çoğunun ona oy vermeyeceklerini vurgularken, pek çok İsrailli hala savaşın siyasi bir savaş olduğunu düşünüyor.
Kaynak, AFP/Getty Images
Yeni Savaş ve İlginç Söylemler
Netanyahu’nun destekçilerinin mitinglerine katıldığımızda, çoğu insan, savaşın ancak “Hamas tamamen yok edildiğinde” sona erebileceğini düşünüyor. Yisrael bu konuda, “Şu anda savaşı bitiremeyiz. Bırakırsanız, her şeyi yeniden inşa edecekler ve üç ya da dört yıl içinde geri dönecekler” dedi.
Avigdor Bargil adlı bir başka gösterici, savaşı ancak “Hamas diz çöktüğünde” durduracaklarına inanıyor. Gazzelilerin başka ülkelere gitmesi gerektiğini ifade eden Bargil, “Burası onların evi değil” diyerek tepkisini dile getirdi.
Filistin topraklarını ele geçirmeye yönelik girişimler, Netanyahu’nun koalisyonundaki aşırı sağdan gelen baskılarla şekilleniyor. Bu baskılar, Gazze’deki savaşın ve Donald Trump’ın politikalarının etkisiyle daha da öne çıkmış durumda.
ABD’nin yaptığı anketlere göre, Gazzelilerin topraklarından sürme fikri, İsraillilerin büyük çoğunluğunun desteğini alıyor. Ancak, bu durum bazı sağ görüşlü seçmenlerin savaş karşıtı olmaya başlamasıyla çelişiyor.
İzlenim ve Düşünceler
Amit Halevy, İsrail’den ayrılarak Amerika’ya gitme kararı aldı. Ancak burada da benzer tepkilerle karşılaştığını ifade etti. “Benim evim, benim ülkem.” diyen taşıdığı sorumluluk ve hisler üzerine düşüncelerini paylaştı.
Amacı, Gazzeli çocukların acılarını durdurmak. Ancak, savaşın yol açtığı kin ve nefretin birleştirici olmadığını düşünüyor.
Filistin yanlısı hareketlerin yaşadığı tartışmalar ve antisemitizm suçlamaları, bu durumu daha da zorlaştırdığı görülüyor. Halevy, “İsrail’in yaptığı şey yalnızca Filistinliler için değil, aynı zamanda İsrailliler ve Yahudiler için de elbette korkunç” diye vurguluyor.
İsrail’de yaşanan çatışmalar, toplumda derin yaralar açarken, bireyler ve aileler arasındaki bağları da zorlamaktadır. Halevy, “Bu korkunç leke, sonsuza kadar kalacak” dedi.
Kaynak: BBC Türkçe
