1. Haberler
  2. Son Dakika
  3. İsrail’in Saldırıları: İran’da Kargaşa Planı mı?

İsrail’in Saldırıları: İran’da Kargaşa Planı mı?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İsrail’in Saldırıları ve İran’daki Olası Etkiler

İsrail’in 13 Haziran’da gerçekleştirdiği saldırılar, yalnızca İran’ın nükleer kapasitesini etkisiz hale getirmeyi hedeflemiyor, aynı zamanda Başbakan Binyamin Netanyahu’nun daha geniş bir isteği de var: Tahran’da rejim değişikliği.

Netanyahu, bu benzeri görülmemiş saldırılarla İslam Cumhuriyeti’ni devirmek için büyük bir kargaşayı tetiklemeyi umuyor.

Cuma akşamı yaptığı açıklamada, “İran halkının, şeytani ve baskıcı rejimden kurtulması için ayağa kalkarak bayrağı ve tarihi mirası etrafında birleşmesi gerektiğini” ifade etti.

Pek çok İranlı, ülkedeki ekonomik sıkıntılardan, ifade özgürlüğü kısıtlamalarından ve kadın ile azınlık haklarının ihlallerinden rahatsızlık duyuyor.

İsrail’in saldırıları, İran yönetimi için ciddi bir tehdit oluşturma niteliği taşıyor.

Bu saldırılarda, İran Devrim Muhafızları Komutanı başta olmak üzere birçok üst düzey komutanın öldürüldüğü bildirilirken, İsrail’in operasyonu henüz sona ermedi.

İran, saldırılara karşı misilleme yaparak “onlarca hedefe, askeri merkez ve hava üssüne” saldırı düzenlendiğini duyurdu.

Gelişmelerin hızla arttığı süreçte, Netanyahu “Daha fazlası yolda” diyerek, daha tehlikeli adımların geleceğine dair ipuçları verdi.

İsrail, bu saldırılar ve cinayetlerin rejimi sarsma potansiyeli taşıdığını ve halk ayaklanmalarını tetikleyebileceğini düşünüyor.

Ancak bu bir risk; bu tür bir zincirleme reaksiyonun başlayacağına dair herhangi bir kesin kanıt gereksinimi sürse de, İran’daki belirli güç gruplarının, iktidarı ele geçirenlerin kim olacağı konusunda belirsizlik yaratılması muhtemel.

İran’da en fazla güç, silahlı kuvvetleri ve ekonomiyi kontrol eden bazı grupların elinde, bu da mevcut liderliğin köklü bir değişime karşı daha radikal bir yaklaşım geliştirmesi potansiyelini artırıyor.

Kaynak, EPA-EFE/Shutterstock

Fotoğraf altı yazısı: İran’dan fırlatılan balistik füzeler, Kudüs üzerinde görüldü.

Diğer bir olasılık, rejimin çökmesi ve İran’ın kaosa sürüklenmesidir.

Yaklaşık 90 milyon nüfusa sahip olan ülkede yaşanan olaylar, Orta Doğu genelinde geniş yankı bulacaktır.

İsrail’in istediği, dost bir gücün iktidarı ele geçirmesiyle sonlanacak bir ayaklanma senaryosu gibi görünüyor.

Ancak asıl soru, alternatif liderlerin kim olacağıdır.

İranlı muhalif gruplar son yıllarda oldukça parçalanmış durumdadır ve bu bağlamda net bir çözüm bulunmamaktadır.

2022’de “Kadın, Yaşam, Özgürlük” hareketiyle ortaya çıkan büyük ayaklanmalar sonrasında, bazı muhalif gruplar, farklı siyasi tatlar ve önderlikler etrafında birleşme çabası gösterseler de, bu durum kısa ömürlü oldu.

İsrail, bu muhalefet gruplarından bazılarını potansiyel olarak destekleyebileceği alternatifler olarak görebilir.

Örneğin, İran’ın eski veliaht prensi Rıza Pehlevi, 1979’daki devrim öncesi dönemin figürlerinden biri olarak sürgünde yaşamaktadır ve uluslararası aktörlerden destek talep etmeye devam ediyor.

Geçmişte İsrail’i de ziyaret eden Pehlevi’nin, İran’da hızla bir etki yaratma kapasitesi belirsizliğini koruyor.

Kendi içinde çeşitlilik gösteren muhalefet grupları, monarşiye dönüşe karşı çıkan, halkın taleplerine yanıt vermeye çalışan mevcut düzeni değiştirme çabası içindedir.

The People’s Mujahideen (Halkın Mücahitleri) adlı grup, geçmişte Şah’a karşı şiddetle karşı duran bir yapılanma olarak bilinirken, şu anki hükümete karşı duruş sergilemektedir.

Bununla birlikte, bu grup, Saddam Hüseyin döneminde İran’a karşı savaşta ona destek vererek pek çok kişi tarafından hoş karşılanmamaktadır.

Söz konusu grup hala aktif bir şekilde politikalarını yürütmekte ve bazı destekçileri ise ABD’de bulunmaktadır.

Ancak, Trump dönemindeki yüksek profilli destekçilerinin katıldığı toplantıların ardından, bu grubun Beyaz Saray üzerindeki etkisinin azaldığı gözlemlenmektedir.

İran’daki siyasi güç dengeleri, laik bir demokrasi isteyenlerle parlamentarist monarşi talep eden gruplar arasında dağılmış durumdadır.

İsrail’in 13 Haziran’daki saldırılarının etkilerini değerlendirmek için henüz erken olsa da, İran ve İsrail arasında geçmişte yaşanan çatışmalarda İranlıların bunu rejim değiştirme fırsatı olarak değerlendirdiğine dair belirgin bir kanıt yok.

Ancak, bu son saldırıların yarattığı tahribat, daha önceki karşılıklı saldırılardan çok daha büyük boyutlardadır.

İslam Cumhuriyeti’nin Geleceği

İran’ın nihai hedefi konusunda da soru işaretleri bulunmaktadır.

İsrail’e yönelik saldırıları sürdürmeyi amaçlayan İran’ın, müzakerelere dönme seçeneği de mevcut. Ancak, bu seçenek İran liderleri için zorlu bir karar olacaktır; zira yenilgiyi kabul etmek zorunda kalacaklardır.

Diğer bir seçenek, İsrail’e karşı misilleme yapmaya devam etmektir. Bu, mevcut yöneticilerin en çok tercih ettikleri yol gibi görünmektedir.

İranlı liderler, destekçilerine bu yönde vaatlerde bulundular; ancak saldırılar sürdüğü sürece, daha fazla çatışmayı da beraberinde getirebilir.

Tahran, geçmişte ABD üslerini, elçilikleri ve bölgedeki stratejik noktaları hedef almayı planladıklarını açıklamıştı.

Ancak ABD’ye doğrudan saldırmak, İran’ın istemediği bir durumdur ve dolayısıyla bu seçenek oldukça risklidir.

Her iki taraf için de mevcut seçenekler, zorlu ve belirsizliklerle doludur. Olayların sonuçlarını kesin olarak tahmin etmek ise güçtür. Saldırıların yarattığı karmaşanın ardından, nasıl bir değişim olacağına dair netlik kazanmak için zaman gereklidir.

Kaynak: BBC Türkçe

İsrail’in Saldırıları: İran’da Kargaşa Planı mı?

Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin