Kaynak, Getty Images
4 Ocak 2025
İran destekli Beşar Esad’ın devrilmesi, Orta Doğu’daki önemli güçlerden biri olan Direniş Ekseni ittifakına ciddi bir darbe indirdi.
BBC Farsça Servisi, ittifakın liderlerinden Kasım Süleymani’nin suikastının beşinci yıl dönümünde, Direniş Ekseni’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda analizlerde bulundu.
Süleymani, 1979’daki İslam Devrimi’nden sonra kurulan Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü’nün komutanıydı. Bu yapı, İran’ın uluslararası alandaki askeri ve siyasi faaliyetlerini yönetiyordu.
62 yaşında hayatını kaybeden Süleymani, İran’ın bölgedeki nüfuzunun ve askeri stratejisinin en önemli mimarlarından biriydi. Ölümünden üç ay önce, Direniş Ekseni’nin genişlemesine dair önemli bir konuşma yaptı.
O konuşma, Süleymani’nin öngörüde bulunduğu bir durumu yansıtırken, “Direniş, hem niceliksel hem de niteliksel olarak büyütüldü” dedi. Kuzeyden güney hattı boyunca İran’ın askeri etki alanını genişlettiği mesajını verdi.
Geçen yıl, Süleymani’nin en önemli başarılarından biri olan Direniş Ekseni, ardı ardına büyük darbeler aldı.
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali ve 2011’de başlayan Arap Baharı, bu dönemde Sünni aşırılıkçı grupların varlığı ile bölgedeki istikrarsızlığın artmasına neden oldu. İran, bu durumu lehine çevirmeyi başardı ve bölgedeki etkisini artırdı.
Suriye iç savaşıyla birlikte, İran’ın Devrim Muhafızları, özellikle Irak ve Lübnan’daki Şii gruplar sayesinde, İsrail’e kadar uzanan bir etki hattı oluşturdu.
Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nden Profesör Daniel Sobelman, 2003 öncesinde böyle bir kara koridoru oluşturmanın pek mümkün görünmediğini belirtiyor. Ancak, Irak Savaşı ile birlikte İran’ın bu hedefleri gerçekleştirmesi kolaylaştı.
Sobelman: “Lübnan Hizbullah’ı, İran’ın bölgedeki stratejisi ve Direniş Ekseni’nin temel direği konumuna gelmiştir,” diyor.
Yemen, bu süreçteki çalkantılardan nasibini aldı; İran ile bağlantılı Şii milisler, önemli şehirlerin kontrolünü ele geçirdi.
‘İran önemli başarılar elde etti’
Günümüzde Direniş Ekseni, Batı ve İsrail etkisine karşı koymayı hedefleyen, çoğunlukla Şii gruplar ve birlikte Filistin’deki Hamas gibi bazı Sünni grupları da içeren bir bölgesel ittifak olarak öne çıkıyor.
Hizbullah, Irak’taki Şii milisler ve Yemen’deki Husiler, Esad rejimi ile bir arada bu ekseni oluşturuyor. İran, bu durumu kendi jeopolitik çıkarları için önemli bir koz olarak değerlendiriyor.
Eğer Direniş Ekseni olmasaydı, Esad rejimi çok daha önce yıkılabilirdi. Bu yapı, ayrıca İsrail sınırları yakınında bir “ateş çemberi” oluşturarak, İran’a önemli bir caydırıcılık sağladı.
Irak ve Afganistan savaşları, İran ile nükleer anlaşmanın çökmesi, bu eksenin genişlemesine katkıda bulunan etkenler arasında yer aldı. John Bolton, Trump döneminde İran’ın askeri gücünü artırdığını ifade ediyor:
“İran, Lübnan’da Hizbullah’ın kurulmasından itibaren bu projeye milyarlarca dolar yatırım yaptı. Bu çabaların nükleer ve balistik füzelerle bir araya gelmesi, İran için kritik öneme sahipti.”
Kaynak, Soleimani.ir
Beş yıl önce, Kasım Süleymani’nin suikast emri, Direniş Ekseni’nin gücünün çöküşüne zemin hazırladı. Trump, bölgedeki mevcut durumu değiştirmek için Beyaz Saray’a dönmeye hazırlanıyor. İran, son yirmi yılın en zayıf dönemini yaşıyor.
Trump, başkanlık döneminde İran’a karşı nükleer anlaşmadan çekilme ve ekonomik yaptırımlarla “maksimum baskı” politikası uygulamıştı. Yapılan yaptırımlar, İran’da derin mali krizlere yol açtı.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki İsrail saldırısı ise durumu daha da karmaşık hale getirdi. Hamas liderlerinin peş peşe ölmesi, Gazze’deki askeri gücün sarsılması ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi, İran’ın caydırıcılık gücünü önemli ölçüde azalttı.
Dr. Daniel Sobelman, İran’ın kritik destekçisi Hizbullah’ın askeri gücünün zayıflamasının, bölgesel güç dengesini Israel lehine değiştirdiğini öne sürüyor:
“Hizbullah, uzun yıllar boyunca Direniş Ekseni’nin en güçlü unsuru oldu. Şimdi ise bu ittifakın ne kadar süre dayanacağını tartışıyoruz. Bu durum oldukça dikkat çekici.”
İran’ın desteklediği Esad rejiminin çöküşü, Direniş Ekseni’ne büyük bir darbe vurmuştur. John Bolton, Esad’ın yıkılmasının yalnızca İran için değil, Hizbullah için de önemli bir kayıp olduğunu vurguluyor:
“Füze, silah ve diğer teçhizatın kara yoluyla tedariki tehlikeye girmiştir. Hizbullah, ciddi tedarik sorunları ile karşılaşmaktadır.”
Kaynak, Getty Images
Birçok komutanını ve Direniş Ekseni liderini kaybeden İran, müttefikleriyle olan toprak bağlantılarını kaybetmiş durumda.
İran, Irak’taki Şii milisler ve Yemen’deki Husiler gibi alandaki önemli unsurlarının üzerinde yoğun Amerikan ve İsrail baskısıyla mücadele ediyor.
Donald Trump’ın iktidarı devralmasından sonra, Çin ile Irak’ı hedef alarak, İran petrolünün ithalatını durdurma konusunda ikna etmeye çalışması da Tahran’ı zor durumda bırakabilir.
Orta Doğu’daki mevcut belirsizlik ortamında, İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney, Aralık ayında, “Direnişe ne kadar baskı yaparsanız, o kadar güçlenir” diyerek, Direniş Ekseni’nin bölgeyi daha da kapsayacağını öne sürdü.
Hamaney, bu açıklamalarıyla İran’ın ittifakını yeniden kurarak, kaybettikleri toprak bağlantılarını yeniden tesis etme çabalarının sinyallerini verdi.
Eski bir istihbarat görevlisi olan Ebrahim Levin, Direniş Ekseni içindeki intikam duygusunun yükseldiğini belirtirken, liderliğin eski gücünü geri kazanma çabası içinde olduğunu ifade etti.
Levin, İran’ın HTŞ ile irtibat kurup Suriye üzerindeki hakimiyetini genişletme yolunu arayabileceğini ileri sürdü.
Dr. Sobelman ise mevcut dönemin Orta Doğu için tarihi olaylara sahne olabileceği yönünde görüş belirtiyor:
“Belki de İsrail-Filistin sorununun çözülmesi için bir fırsat doğar. Bu, politikacılar ve liderler için savaş sonrası yeni yolların keşfi için bir şans olabilir.”
Kaynak: BBC Türkçe