1. Haberler
  2. Gündem
  3. Kıyametin İçinde: 9/8’lik Oyun Sizi Bekliyor

Kıyametin İçinde: 9/8’lik Oyun Sizi Bekliyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

9/8’lik Kıyamet: Kıyametin İçinde Yürümek

Bu hafta, 9/8’lik Kıyamet adlı oyunu izlemek için sizleri davet ediyorum. Dünyanın sonu ne kadar yakın, kim bilir ama kıyametin bizler için sürekli var olduğu bir gerçek. İkinci Dünya Savaşı’nda, Nazi kamplarında yaşam mücadelesi veren bir Yahudi için kıyamet, o anlarda yaşanırken; günümüzde Filistinli siviller için de kıyamet, yangınlar ve bombalar ile şekil alıyor. Kaplumbağaların orman yangınlarında yanışı, Sivas Madımak Oteli’nde hayatını kaybeden insanlar, ya da Kartalkaya’da kaybedilen çocuklar ve aileleri için kıyamet, bir başka derin acı. Evinde güvende olduğunu düşündüğü anlarda hayatına son verilen kadınlar için de kıyamet, tanıdığı bir erkeğin elinden gelen tehditlerle şekilleniyor. Ayrıca, sokak hayvanları için caniler tarafından uygulanan şiddet de bu kıyametin bir parçası. Baskılara direnenlerin hapis olduğu dört duvar, depremlerin hayata son verdiği anlar da kıyamet. Kıyamet, sadece bir ölüm değil, ona giden tüm yolların izlerini taşıyor. 9/8’lik Kıyamet, seyircisini kıyametin içinde yürütme arzusuyla yola çıkan bir apokaliptik anlatı sunuyor. “Kıyamet koparken siz ne yapıyordunuz, kimin yanında duruyordunuz?” sorusu ise yazarın seyirciye yönelttiği kritik bir soru. Bugün bu soruyu bizler için de tekrar soruyorum; sen, kimin yanında duruyorsun?

Oyun Afişi

9/8’lik Kıyamet, oyun afişi

Oyun ve Performans

Oyunun ritmi 9/8’lik, performansı ise 4/4’lük. Tek kişilik bu başarılı performansı sahneye taşıyan isim Oğulcan Arman Usludur. 9/8’lik Kıyamet, Mek’an Sahne çatısı altında hayat bulmuş. Yazarlığını üstlenen Şamil Yılmaz, yönetmenliğini ise Sezen Keser yürütüyor. Bağımsız tiyatro kültürünün artışıyla birlikte pek çok topluluk ayakta kalma savaşı veriyor. Kimileri tiyatroyu kolektif üretimle ileri taşırken, bazıları gerçek bir körleşmeye neden olabiliyor. Anlatı formundaki tek kişilik oyunlar konusunda sıkı bir repertuvara sahipken, bu oyun sahnede sunduğu ikna edici yapısıyla kapalı gişe oynamayı sonuna kadar hak ediyor. Oyunun başarısı, geniş bir prova süreci gerektirdiğine işaret ediyor. Profesyonel bir yönetimle doğallığı buluşturan Keser’i, sahnede Diyar karakterini canlandırarak izleyiciyi unutturan Uslu’yu ve güncel toplumsal sorunların kaygılarını işlerken bizlere de aktarabilen yazar Yılmaz’ı alkışlıyorum. Bu tiyatro sezonunda, ekonomik, politik ya da toplumsal nedenlerle sürekli iptallere maruz kalan oyunların ötesinde, 9/8’lik Kıyamet ismi, tiyatro ödül törenlerinde de sıkça gündeme gelecektir. Oyun 2024 ekim ayında prömiyer yaptı ve umut ediyorum ki yaz boyunca farklı şehirlerde ve festivallerde de yer alır.

Seyirciyle Buluşma Anı

Oyunun başlangıcında, seyirciler salona girmeden önce fuayede bekliyor. Kapılar açıldığında, boynuna asılı darbukasını çalan Diyar, seyircilere şarkılar söylerken karşılıyor. Bu başlangıç, bana Herkes Kocama Benziyor oyunundaki tuvalet temizleyen kadının hikayesini anımsatıyor. Bağlantılar üst üste geldikçe, oyunun yönetmeni Sezen Keser’in daha önceki projesi Dansöz aklıma geliyor. Bu oyun, 2020 yılında pandeminin henüz başlangıcında izlediğim son oyun olarak özel bir yer işgal ediyor; Keser’in bedensel performansıyla olan deneyimi unutulmaz bir anıydı. Mek’an Sahne’nin oyunları arasında benzer unsurlar görmek de olası. 2014’te Ankara’da meydana gelen tiyatro eğitimi almış olan ve sahne sanatlarında görev alan topluluğun kurucuları arasında yer alan Sezen Keser, Elif Öztürk, Özge Bozdoğan, Umur Sevgül, Şamil Yılmaz, Pelin Temur ve Oğulcan Arman Uslu gibi isimler dikkat çekiyor. Bu ekip, klasik hiyerarşinin yerine, dayanışmacı ve yatay bir örgütlenme modeli benimsiyor. Mek’an Sahne, politik, eleştirel, cesur ve yenilikçi bir tiyatro anlayışına sahip. Biçimsel olarak deneysel sahneleme yöntemlerini tercih ediyor, içerik olarak ise çağdaş toplumsal meselelerle doğrudan ilişki kuruyorlar.

Yazar

Yazar: Şamil Yılmaz

Diyar’ın Hikâyesi

Hoopp, tekrar oyundayız. Seyirci, yerlerine oturduğunda, darbuka çalarak ve şarkılar söyleyerek Diyar sahneye çıkıyor. Diyar, ismine rağmen yurtsuz bir gezgin. Çünkü artık kıyamet kopmuş; büyük yangınlar, açlık ve susuzluk egemen. Diyar, hikayelerini anlatacak bir parazit gibi ortada dolanan bir topluluk. Sahneye bir sandalye, ayaklı mikrofon ve gökkuşağı renklerinde bir rüzgar gülü eşlik ediyor. Darbukasını ustaca kullanan Diyar, hem bir anlatıcı hem de bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncunun yetenekleri sahnede yeni kapılar açıyor. Diyar, içinde yüzyıllara yayılanı barındıran o dilin aracılığıyla, hem kabul ediyor hem de reddediyor. Diyar, ayaklı mikrofonu iktidarın söylediklerini aktarmak için kullansa bile bu dil, hiçbir zaman kaybolmuyor. Bu anlatımda dördüncü duvarın ihlali söz konusu; çünkü seyirci, hikâyenin bir parçası. Anlatılan her şey kolayca hazmedilemez durumdadır.

Diyar, aşkı Leyla ile [[izan]] toplulukları arasında kalmış durumda; iktidarın halk üzerindeki etkisini sorgularken kendi mücadelesini yürütmeye çabalıyor. Leyla kadar cesaretli mi? Cevap arayışı, oyun boyunca sürüyor. İzan toplulukları, insanlarla önce empati kurarak başlamış; ancak zaman geçtikçe, etkilerini arttırarak cinsiyet, şiddet ve baskıyı daha da derinleştiriyorlar.

Felaketlerin Artışı

Felaketler, yavaş yavaş artırırken su bulmak zorlaşıyor. Musluklardan akan su değil, balçık; göçler Karadeniz’e doğru başlıyor. Açlık, salgınlar, gıdaların paylaşımı, martıların bile İstanbul’u terk etmesi… Asfaltlar eriyor, orman yangınları durmak bilmiyor. İlk etkilenenler, işlerinden olan, sokakta kalan kadınlar ve göçmenler oluyor. Bu yokluk dolayısıyla İzan, güçleniyor ve mahallere inerek ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye çalışıyor. Ancak bu iyi niyet; zamanla öfke, nefret ve şiddet oluşturarak güçleniyor. Oyun, sonucunu merak edenleri davet ediyor.

Kıyamet

Yazarın Söyleşi Notları

Son olarak, yazar Şamil Yılmaz’ın Emrah Akbaş ile yaptığı söyleşiden bir alıntı sunmak isterim: “Zor olan, seyirciyi bu kadar yoğun ve sert bir politik atmosferle kuşatırken, sığınıp soluklanacağı, kendini kısmen güvende hissedeceği alanlar açmaktı. Bu alanlara, yazdığım dünyanın içinde boğulmamak için, benim de ihtiyacım vardı. Bunun için bir dolu teknik araç kullandım; metnin kendine özgü ritmi, zamanla oynama biçimi, sinematografik imgelerle oluşturduğu evren, farklı dil düzeyleri… Ama yazma sürecinin asıl güçlüğü, hikâyenin ses tonunu bulmaktı.” 9/8’lik Kıyamet, yazarın hayal ettiği her şeyi sahneye taşımış bir iş.

Politik Konular ve Destek Çağrısı

Yeni politik meseleler sadece siyasilerin ürettiği söylemlerle sınırlı değil. İklim krizi, azınlık hakları, göçmen konuları, kadına şiddet gibi temalar artık birbirinden ayrılmaz hale geldi. Çok sayıda oyun, bu temaları bir araya getirerek izleyici karşısında duruyor. 9/8’lik Kıyamet, bu bağlamda inandırıcı bir yapıt. Kıyametin sesinin sahnede, darbukanın 9/8’lik ritminde yankılanması, bizleri bekliyor. Bağımsız tiyatrolara destek olmak elzem. Bilet alarak bu sahnelerin sürmesine katkıda bulunabilir, eğer fırsat bulamazsanız öğrencilerin tiyatro deneyimlerinden yararlanmasını sağlayarak desteğinizi verebilirsiniz. Gençler için en uygun yerler; hapishaneler değil, okullar ve sanat alanları olmalıdır. İyi hafta sonları….

Kaynak: Halk TV

Kıyametin İçinde: 9/8’lik Oyun Sizi Bekliyor
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin