1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Küresel Güç Oyunları: Yeni Dönemin İzleri

Küresel Güç Oyunları: Yeni Dönemin İzleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

NASIL?

Dr. Sabri Çimen

Dünya kamuoyu, ABD ve Çin arasındaki karşılıklı hamleleri bir gösteri gibi izlerken önemli bir dönüşüm sürecine tanıklık ediyor. Gün geçtikçe, bu hamleler sosyal medyada yankı bulurken, daha geniş bir kitle tarafından takip ediliyor. Her ne kadar bu olaylar bir süre sonra gündemden düşebilir görünse de, dünya üzerindeki küresel güç dengeleri önümüzdeki on yılları ve belki de yüzyılı şekillendirecek bir dönüşümün eşiğinde.

Küresel güç oyunlarını anlamak için tarihsel bağlamı incelemek kritik bir öneme sahip. M.Ö. 5000’lerden günümüze kadar medeniyetlerin tepesindeki ulusların ortak özellikleri incelendiğinde, belirgin bazı paternler ortaya çıkmaktadır. Bunlar şu başlıklarla özetlenebilir:

1- Dönemin bilim ve teknolojisini yaratan ve geliştiren medeniyet olmak.

2- Bu özellikleri üretim, ulaşım ve iletişim alanlarında etkin bir biçimde kullanabilmek.

3- Bu becerileri ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel güç unsurları haline getirmek.

4- Elde edilen gücü dünya üzerindeki hedef noktalara yönlendirmek, faydaya çevirmek.

Her bir unsur, kendi başına bir makale konusudur. Ancak, bu yazıda “bugünü anlama” üzerine odaklanacağız. Trump’ın seçim sürecindeki rolü, ABD’nin stratejik hamleleri ve Çin’in ardındaki stratejik düşünce gibi konulara değineceğiz. Avrupa ve Rusya ise bu güç mücadelesinde nasıl bir pozisyon alacak? Gelecekte bu güçlerin şeması, insanlık üzerinde nasıl bir etki yaratacak?

Bugünü anlamak için en azından son seksen yılı ele almak önemli. 1945-2025 dönemini analiz etmeden yapılan yorumlar eksik kalabilir. Özellikle Trump’ın ticaret savaşını başlatmasının, kotaların neden yükseldiğinin, Çin’in teknoloji alanındaki hamlelerinin ve parasal stratejilerinin daha iyi anlaşılabilmesi için son 80 yılın olayları göz önünde bulundurulmalıdır. Aşağıdaki bölümlerde, birkaç dönemi ana hatlarıyla ele alarak bu süreci inceleyeceğiz.

Birinci dönem: 1945 – 1971 süreci

– 2. Dünya Savaşı’nın ardından ABD, yeni bir ‘Dünya Düzeni’ oluşturdu ve Bretton Woods Anlaşması ile ekonomik temellerini attı. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşlarla bu düzeni kurumsallaştırdı.

– Bu yeni düzen ABD ve Avrupa’nın teknolojik yetenekleri sayesinde kendi pazarlarına ve az gelişmiş ülkelere mal satmalarını öngördü.

– Arap ülkeleri petrol çıkartarak Batı’nın enerji ihtiyacını karşıladı, Batı’nın ürünlerini satın aldı. Petrolden elde edilen dolarlar, tüketim malı ve silah karşılığında geri akıtıldı.

– Bu dönemde önemli olan unsurlardan biri, doların altın karşılığı ile tutulmasıydı.

– Batı bu süreçte yüksek büyüme oranları ile zenginleşti.

İkinci dönem: 1971-2000’ler dönemi

– 1970’lerde Batı pazarları doymaya yüz tuttu. Tüketim hızı, üretim hızına ayak uyduramaz hale geldi. Arap toplumlarının orta sınıfı bu durumu karşılayamadı ve Batı’nın büyüme oranları düşmeye başladı.

– İsrail-Arap savaşları, Arapların Batı’nın sürekli İsrail’in yanında olduğunu anlamalarına yol açtı. Yom Kippur Savaşı sırasında bir petrol ambargosu başlatıldı ve 1973’te petrolün varil fiyatı %400 artarak 3 dolardan 12 dolara yükseldi.

– Bu dönemde ABD, 200 milyonluk varlıklı bir nüfus yaratarak, uluslararası alanda en büyük pazar olma özelliğini kazandı. Dış politikası ise “satın alma gücü” ile şekillendi.

– Japonya, Güney Kore ve diğer bazı Uzakdoğu ülkeleri, bu süreçte “üretenler kulübüne” dahil oldu.

– ABD, 1971’de tarihi bir adım atarak doların altın ile olan bağını kopardı. Artık dolar basmak için altına ihtiyaç yoktu.

– Bu yenilik, ABD’nin Doğu-Batı arasında kurduğu alışveriş ilişkisinden kopmasına neden oldu ve yeni bir ekonomik üçgen oluşturdu.

Üçüncü Dönem: 2000’lerden günümüze

– ABD, dünya piyasasına pompaladığı sanal finansal ürünler aracılığıyla büyük bir ekonomik balon yarattı. 2008’de yaşanan finans krizi, bu balonun patlamasıyla ortaya çıktı.

– İnternetin yaygınlaşması, Batı’nın bilim ve teknoloji tekelinin sarsılmasına neden oldu.

– Çin, uzun bir uykudan uyanarak global güç denkleminin parçası haline geldi. Üretim yeteneği ve dev nüfusu ile hızla güçlendi.

– 2020’lere gelindiğinde, Çin’deki zenginleşen orta sınıf, küresel ticarette ABD’nin en büyük rakibi haline geldi.

– Çin, BRICS grubu ve Uzakdoğu-Afrika’da güçlü ittifaklar kurarak küresel konumunu sağlamlaştırdı.

Bugünü anlamak, dünyayı bekleyen gelişmeler, ihtimaller

– ABD, global spektrumda karşılaştığı zorlukların farkında. Hem satın alma gücünü kaybetme riski hem de doların uluslararası alandaki iktidarının sarsıldığını hissediyor. Bu durum Huawei ve TikTok gibi markalar tarafından destekleniyor. Çin’in ekonomik ve askeri gücü karşısında uzun vadede duramayacağının farkındalar.

– Çin, 2024’te hafif bir dönüşümle iç tüketimi artırmaya odaklanmayı planlıyor.

– Blockchain teknolojisi ile desteklenen dijital RMB, ABD’nin dolar üzerindeki hegemonik gücünü aşındırmayı amaçlıyor ve bu durum, ticarette uyguladığı ambargo gücünü azaltıyor.

– Çin ile olası bir çatışma öncesi ABD, Ukrayna üzerindeki etkisiyle Rusya’yı oyaladı ve Avrupa’nın enerji bağımlılığını artırdı.

– ABD, iç pazarını korumak için ticaret duvarları örmeye çalışıyor. Bu, yerli üretimi güçlendirmek ve Çin’in üretim fazlasını engellemek için bir strateji olarak görülüyor.

Trump’ın hamleleri, Amerikan devlet aklının sıkışmışlığını aşmayı amaçlayan aşırı önlemler olarak değerlendirilebilir. Bu süreçte Avrupa, Çin’in üretim gücü ile yeterince rekabet edemediğini ve kendi sorunlarıyla boğuştuğunu fark etti.

Rusya, Ukrayna işgalinde çok şey kaybetmiş olabilir, ancak dayanıklılığını gösterdi. Çin, yeni İpek Yolu ile Rusya’yla daha yakın işbirlikleri kuruyor. Küresel güç oyunları, ülkelerin nasıl bir pozisyon alacağına karar vermekte zorlanmaları ile devam ediyor.

Diğer ülkeler, gelişen süreçte kendi pozisyonlarını belirlemeye çalışacaklar. Özellikle ABD’nin zayıflama eğilimi devam ederse, bu ülkeler yeni güç merkezlerine yönelmeye başlayabilir.

Çin, ulusların medeniyet temelindeki dört paternini kararlılıkla hayata geçiriyor. Bilim ve teknolojiyi kullanarak, her alanda güçlenmeye devam ediyor. Bu durum, uluslararası dengeleri etkileyen bir faktör olarak öne çıkmaya devam edecektir.

Son olarak, güç geçişlerinin genellikle karmaşa getirdiği ve büyük ülkelerin kendi meselelerine odaklandıklarında diğer ülkeleri görmezden geldiği ifade edilebilir. Türkiye, bu dönüşüm döneminden kazançlı çıkabilmek için akıllıca stratejiler geliştirerek ön plana çıkabilir.

Kaynak: Ekonomim

Küresel Güç Oyunları: Yeni Dönemin İzleri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

45ekonomi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin