İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Rezerv Erimesine Karşı TCMB Önlemleri” başlıklı yazısında, 2021’de başlayan faiz indirim süreçlerinin ardından, 2023’te benimsenen rasyonel politikaların sağladığı iyileşmenin 19 Mart’tan itibaren nasıl bozulduğunu ele aldı.
Rezervlerdeki düşüşü ve yeni alınan kararlarla dövize kaçışın engellenmesini yazısında şu şekilde ifade etti:
“İmamoğlu’nun diploması meselesi etrafında gelişen gözaltılar, tutuklamalar ve buna bağlı protestolar ve boykotlar, ülkemizde zaten kaybolmuş olan ekonomik ve sosyal istikrarın yanında siyasal istikrarın da yitirilmesine yol açtı. Bu süreçlerde risklerin hızlı bir şekilde arttığı görülmekte. 5 yıllık CDS priminin, bu durumların yaşandığı dönemde (17 Nisan 2025’te) 251 iken bugün 338 düzeyinde olması, artan riskin en açık göstergelerinden biri. Mevcut durum, Türk lirası mevduatta ve tahvillerde yüksek faiz ve döviz kurlarının sabitlenmesi eğilimlerini göz önünde bulundurarak, yabancı yatırımcıların carry trade yöntemiyle getirdikleri sıcak paraların ülke dışına çıkmasına neden oldu. Benzer bir şekilde, döviz mevduatlarını bozdurarak yüksek faizlerden yararlanmak isteyen Türk yatırımcılar da, paralarını dövize çevirmeye yöneldi. Bu şartlar altında, TCMB’nin 2023 ortalarından beri yürüttüğü faiz artırımları ve kurlara müdahalelerle elde ettiği yüksek faiz ve müdahale ile sabitlenmiş kur yapısı bozulmaya, dolayısıyla rezervler de erimeye başladı.
‘Yapılmaması Gereken Ekonomi Hataları’
TCMB rezervlerindeki son 5 haftada meydana gelen değişim ile 1 yıldan kısa süreli dış borçların karşılaştırmasını içeren aşağıdaki tabloda, Guidotti-Greenspan Kuralı’nın güncel durumu yer almaktadır (Tablo, TCMB, EVDS ve Ödemeler Dengesi/Kısa Vadeli Dış Borçlar verilerinden hazırlanmıştır.)
TABLO
2021 yılı Eylül ayında başlayan ve ‘yapılmaması gereken ekonomi hataları’ literatürüne giren TCMB’nin enflasyonu düşürmek adına faizleri indirmesi, ekonominin çöküşünün temel taşı olmuştur. Bu süreç, enflasyonun düşmek bir yana yüzde 19’dan yüzde 80’e çıkmasına, ayrıca 5 yıllık CDS priminin 370’ten 820’ye yükselmesine yol açmıştır. Kurun kontrol altına alınması amacıyla getirilen kur korumalı mevduat hesabı, TCMB’nin 2023 yılında 828 milyar lira zarar etmesine ve rezervlerin eksi 50 milyar dolara inmesine neden olmuştur. Bu durum sürdürülemez hale gelince, 2023 ortasında TCMB faiz artırımlarına geçerek politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye kadar yükseltmiştir. Bu düzenlemeler sayesinde Mart 2025’te enflasyon yüzde 40’ın altına inmiş, 5 yıllık CDS primi 250’ye, swap hariç rezervler ise artı 65 milyar dolara çıkmıştır.
Rezervlerdeki Erime
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali öncesinde 65,4 milyar dolar olan swap hariç net rezerv tutarı, 25 Nisan haftası itibarıyla 49 milyar dolarlık bir düşüşle 16,4 milyar dolara gerilemiştir. Bu hafta içinde rezervlerin ek 5 milyar dolar daha azaldığı ve swap hariç net rezervlerin 12 milyar doların altına düştüğü tahmin edilmektedir.
Döviz mevduat hesaplarında bir artış gözlemlense de rezervlerdeki gerilemeyi açıklayacak bir durum söz konusu değil. Bunun iki ana nedeni bulunmaktadır: Birincisi, Türk lirası mevduat ve tahvil ile borsa alan yabancıların döviz alıp bunları yurtdışına götürmesi; ikincisi, dövize geçen Türk vatandaşlarının bir kısmının dövizlerini yastık altına çekmesidir. Özellikle ikinci etmenin ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi büyükermektedir.
Olumsuz Gidişi Durdurmak İçin Alınan Önlemler
Döviz dengelerini olumsuz etkileyen bu siyasi yaklaşımların yarattığı durumu durdurmak için TCMB, makro ihtiyati düzenlemeler çerçevesinde bir dizi tedbir almak durumunda kalmıştır. Bu önlemler şunlardır:
- Yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranları artırıldı (bu durum döviz tutma maliyetini yükseltmiştir).
- Bankalarda TL mevduatın payı yüzde 60’ın altındaysa, bunu aylık 0,3 puan artırma zorunluluğu getirildi (bu, bankaların mevduat faizlerini artırmasını gerektirecek ve dolayısıyla kredi faizlerini de artıracaktır).
- TL mevduat için zorunlu karşılıklar karşılığında bankalara telafi ödemesi yapılması kararlaştırıldı (bu, bankaların TL mevduatı artırmak için alacakları faiz artışını biraz sınırlandırma amacını gütmektedir).
- İhracat bedellerinin TCMB’ye satış oranı Temmuz 2025’e kadar yüzde 35’e çıkarıldı (bu şekilde TCMB rezervlerinin güçlendirilmesi hedeflenmektedir).
- Firmaların ihracat gelirlerini TL’ye çevirmeleri için 31 Temmuz 2025’e kadar destek sağlanacağı açıklandı.
“Dövize Kaçış, Ekonomik Kararlar ve Para Politikasıyla Durdurulamaz”
Bu kararlar, bilinçli veya bilinçsiz yapılan ekonomik hatalar, sosyal ve siyasal yaşamda yaşanan aksaklıklar, demokrasideki gerileme ve hukukun tarafsızlığının kaybı gibi nedenlerle sürekli artan risklerin sebep olduğu Türk lirasından dövize kaçışı durdurmayı hedeflemektedir. Ancak bu durum, sadece ekonomik kararlar ya da para politikası uygulamalarıyla mümkün görünmemektedir. Türkiye, hızla kötüleşen ekonomisini toparlayabilmek için siyasal sistemini yeniden güçler ayrımına dayalı demokrasiye ve hukuk sistemini tam anlamıyla tarafsız ve bağımsız bir yapıya dönüştürmelidir.
Kaynak: Ekonomim