Sezgin Çeken’in eşi Ezgi’yi öldürmüş olsaydı, muhtemel yargılama sürecinde katil kocanın “sevgilisi varmış” ifadesini dikkate alarak cinayetinin tahrik altında işlendiği iddia edilecekti.
Katil konumundaki kocanın belli ki tutuksuz yargılanması söz konusu olacaktı.
Böyle adalet her zaman değil mi? Söz konusu ezilen taraf kadın olduğunda ise, durum tersine dönüyor; Ezgi, can veren koca Sezgin’in katili gibi muamele görüyor.
Bu durumun arka planına bakıldığında, Ezgi’nin Sezgin ile olan üç yıllık evliliğinde iki boşanma davası ve birçok şiddet vakası yaşadığı görülüyor. Altıntaş’taki jandarma karakoluna yapılan bir başvuru, eğer olumlu sonuçlansaydı, cinayet önlenebilirdi.
Sezgin’in ölmemesi, Ezgi’nin cezaevine girmemesi ve 2,5 yaşındaki oğullarının böyle bir travma yaşamaması mümkün olabilirdi. Ancak savcılık, Ezgi’yi korumak yerine, onu eş katili konumuna düşürdü.
Şiddet gördüğünü biliyorlardı fakat tahrik ve meşru müdafaa kavramlarını göz ardı ettiler.
HAMİLEYKEN DÖVÜLDÜ
Ezgi, 26 yaşında ve beş yıl önce Sezgin ile evlendi. Bu süreçte bir çocukları oldu ve maddi zorluklar içinde yaşadılar. Evlilikleri ilk günden itibaren sorunlarla doluydu, şiddet kaçınılmaz oldu.
Hamileyken ayrılık kararı alan Ezgi, ailesinin yanına İstanbul Çatalca’ya döndü. İlk şikayetini 8 Kasım 2023’te yaptı; Sezgin, boşanma davasını öğrenince Ezgi’yi tehdit etti.
Sezgin hakkında uzaklaştırma kararı çıkarıldı ama çocuk doğduktan sonra barıştılar. Ezgi, “Sezgin’den sürekli şiddet ve hakaret görüyordum. Gördüğüm şiddet yalnızca fiziksel değildi, maddi çöküş de yaşadım” dedi.
Baba Kemal Arık, damadına ev tutarak destek oldu; fakat Sezgin ıslah olmadı. Takvimler 29 Haziran 2024’ü gösterdiğinde, alkol etkisiyle Ezgi’yi dövdü. Ezgi, annesinin yardımıyla kendini korumaya çalıştı.
ÇOCUĞU ALIKOYDU
18 Temmuz 2024’te seferi haldeki Sezgin, Ezgi’ye hakaretler yağdırdı ve 20 Temmuz’da çocuğu alıkoydu.
Ezgi özlem dolu çağrılarla karşılaştı. “Çocuğu göremeyeceksin” dedi. Kendisi endişeyle jandarmaya başvurdu. Olaylar, çok sayıda yaralanmaya yol açarak devam etti.
SOKAKTA TAKİP
1 Ağustos’ta Sezgin, Ezgi’yi takip etti. “Sürtük, kimlerin apartmanına giriyorsun?” diyerek tehditler savurdu. Ertesi gün kapısı önünde belirdi ve Ezgi bir kez daha şikayette bulundu.
Sezgin, intihar girişiminde bulunduktan sonra “Karım benimle barışmazsa hepinizi temizleyeceğim” diyerek tehditte bulundu.
‘KATLİAMI YAŞAYACAKSIN’
Ezgi, 21 Ağustos’ta iş başvurusu yaptığında eski eşi onu arayarak yine tehdit etti. Ezgi, Kestanelik Jandarma Karakolu’na başvurdu ancak Sezgin’in telefon mesajları durdurulmadı.
Jandarma, Sezgin’i uyarırken Ezgi, karakoldan çıkmadan önce tehditlerin devam ettiğini bildirdi. Sezgin, kendi evinde çocuğu alıkoyarak durumu daha da kötüleştirdi.
ATEŞ ETMESE BABASINI ÖLDÜRECEKTİ
Ezgi’nin içinde olduğu minibüs, köy meydanında durduğunda Sezgin araca bindi. Ezgi, Kadın Destek Uygulaması (KADES) ile yardım çağrısını yaptı. Sezgin, kayınpederiyle bir tartışma yaşadı ve ortalık karıştı.
Eşinin üzerindeki kargaşa sırasında Ezgi eline aldığı silahı Sezgin’e doğrulttu ve kazaen ateş etti. Bu, Ezgi’nin meşru müdafaa adına yaptığı bir eylem olarak savunulsa da, mahkeme bu durumu göz ardı etti.
BEŞ ŞİKAYET
Ezgi, kasten öldürme gerekçesiyle yargılandı. İddianame, beş kez şikayette bulunduğunu ortaya koyarken, aynı zamanda ağır tehdit altında olduğunu vurguladı.
Müjde Tozbey ve Arzu Sena Topuz gibi avukatlar, Ezgi’nin durumunu savunarak, yaşadıklarının bir meşru müdafaa durumu olduğunu belirtiyor. Eğer devlet kurumları daha etkin bir koruma sağlasaydı, bu cinayet yaşanmayabilirdi.
Herkesin yerinde olabileceği bu korkutucu durumda, Ezgi’nin tutuksuz yargılanması gereklidir; meşru müdafaa sınırları içinde ve tahrik altında hareket ettiği kabul edilmelidir.
Kaynak: Halk TV