Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türk lirasına geçişi artırmak ve finansal istikrarı güçlendirmek amacı doğrultusunda kapsamlı makroihtiyati düzenlemeleri hayata geçirdi.
Zorunlu karşılık oranlarındaki artıştan, ihracat döviz gelirlerinin dönüşümüne kadar pek çok yenilik duyurulurken, yabancı para mevduatlar için zorunlu karşılık oranları da yükseltildi.
TCMB’nin açıklamalarının ardından uzmanlardan gelen yorumlar dikkat çekti.
“Bankaya itibar kaybettirdi”
Merkez Bankası eski Başkan Yardımcılarından İbrahim Turhan, düzenlemelere ilişkin şu yorumda bulundu:
“Bağlam ne anlama geliyor? Sosyal bilimlerde, olguların kendilerini oluşturan, çevreleyen ve biçimlendiren şartlarla birlikte nasıl bir bütün oluşturduğunun önemini bilirsiniz. Bağlamın olgulara ayrıntılı anlamlar yükleyebildiğini de kabul edersiniz. Ancak, ‘finansçı/piyasacı’ perspektiften yüzeysel bir baktığımızda, “Başa döndük, hatta daha kötü bir durumdayız, bu adımlar daha önce de uygulanmıştı” gibi eleştiriler söz konusu olabilir.
Merkez Bankası, para politikası araçlarını serbest ve etkili bir şekilde kullanabiliyorsa ve ekonomi politikası mantıklı bir biçimde uygulanıyorsa, makro ihtiyati önlemler hem faydalı hem de bazı durumlarda zorunlu hale gelir. 2008 Küresel Krizi sürecindeki uygulamaları, bu durumun en net örneklerinden biri olarak gösterebiliriz. O tarihlerde başarılı sonuçlar elde edilmesinin yanı sıra, Merkez Bankası dünya genelinde de takdir topladı. Ancak benzer önlemler, zamanla farklı bir bağlamda büyük sorunlara yol açtı ve bankanın itibarını sarstı.”
Bağlam ne demektir?
Sosyal bilimlerde olguların kendilerini oluşturan, çevreleyen ve biçimlendiren şartlarla ve diğer olgularla birlikte oluşturduğu bütünlük içindeki yerinin önemini bilirsiniz. Bağlamın olguya farklı anlamlar ve işlevler kazandırabildiğini se bilirsiniz.— Ibrahim M. Turhan (@ibrahimmturhan2) May 3, 2025
“Başladığımız yere geri gelmişiz”
Prof. Dr. Burak Arzova, makroihtiyati düzenlemelerin durumu için şöyle dedi:
“Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de baktık ki başladığımız yere geri gelmişiz.”
Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de baktık ki başladığımız yere geri gelmişiz https://t.co/SZcdARgSSV
— S. Burak ARZOVA (@arzovaone) May 3, 2025
“Tarifi mümkün değil”
Prof. Dr. Emre Alkin, durumu “Israr desem değil, inat desem az kalır. Tarifi mümkün değil” şeklinde değerlendirdi.
Israr desem değil, inat desem az kalır. Tarifi mümkün değil. pic.twitter.com/CBscw4Rlhv
— emre alkin (@emrealkin1969) May 3, 2025
“Rezervlerde kalıcı toparlanma zaman alacak”
Ekonomist Tufan Cömert, “Faiz artışı sonrası ek önlemlerin alınması an meselesiydi” diyerek düzenlemeleri şöyle yorumladı:
“Zorunlu karşılık artışları brüt rezervleri etkilerken, ihracatçıların döviz satışları net rezervlere katkıda bulunur. TCMB, ihracat kanalındaki katkıyı yeterince açıklamamaktadır. Bir sonraki adımda gerekirse yerli bankalarla swap anlaşmalarına geri dönülecektir. Açıklanan tedbirler rezervlere ilişkin endişeleri kısmen giderebilir ve TL’yi destekleyebilir. Genel olarak Türk varlıkları açısından olumlu bir gelişme olarak yorumluyorum. Ancak rezervlerde kalıcı bir iyileşme beklemek, en iyi senaryoda bile zaman alacaktır. Bu nedenle, buradan bir mucize beklememek gerekir. Ana senaryom, birkaç ay boyunca faiz oranlarına dokunulmaması; bu arada TL’nin kontrollü değer kaybının biraz artırılmasıdır – reel değerlenme politikasının devamı şartıyla.”
Faiz artışı sonrası bu tarz ek önlemler gelmesi an meselesi olduğu için şaşırtıcı değil.
Zorunlu karşılık artışları brüt, ihracatçı döviz satışları net rezervlere girer. TCMB ihracat kanalından rezervlere ne kadar katkı olduğunu açıklamıyor.
Bir sonraki adım, gerekirse, yerli… https://t.co/GSo1eNvfOD
— Tufan Cömert (@tufancomert) May 2, 2025
“Kopan linkleri onaramadıkları gibi, onarılma şansı da yok”
Prof. Dr. Yakup Küçükkale, Şubat 2024’te yaşananlar hakkında şu ifadeleri kullandı:
“İçinde bulunduğumuz durumu hatırlatmak gerekirse, fonlama maliyeti ile mevduat faizi arasında ve politika faizi ile enflasyon arasında birçok link kopmuştu. Bu durumu, Nurettin Nebati döneminde hayata geçirilen makroihtiyati önlemlerle ilişkilendirmişti. Şimdi, alınan son makroihtiyati önlemler, Nebati dönemindekilerle pek de farklı değil. Bankalara yine ‘Liralaşma hedefi’ ve ‘ihracatçı firmaların kazançlarının TCMB’ye getirilmesi zorunluluğu’ gibi yükümler mevcut. Kopan linkleri onarmakta sıkıntı yaşanacağı görünüyor, henüz onarım şansı da yok. ‘Dezenflasyon programı çöp oldu’ ifadesini bu nedenle dile getiriyoruz.”
Şubat 2024’te sn. Akçay: “İçinde bulunduğumuz setting’i size hatırlatayım. Fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş. Politika faizi enflasyon linki kopmuş. Faiz enflasyon linki kopmuş. Faiz kur linki kopmuş. Biz daha 7 aydır bu kopan link’leri kurmaya çalışıyoruz.” demişti…… pic.twitter.com/rWchSDAwPV
— Yakup Küçükkale (@ykucukkale) May 3, 2025
“Modifiye gibi”
Prof. Dr. Ümit Özlale, düzenlemeleri şu ifadelerle aktardı:
“Ekonomiyle ilgili olmayanlar için TCMB kararlarını özetlemek isterim.
Amacı: Yapılan hatalar sonucunda kaybolan rezervleri yeniden biriktirmek ve TL’yi cazip hale getirmekten ibaret. Ancak, bu durum ihracatçılar ve dövizle ticaret yapan şirketlere yeni yükler ve maliyetler getirmekte; yani ortaya çıkan hukuksuzlukların faturasının bir kısmının bu sektöre ödetileceği anlamına geliyor.
Alınan önlemler arasında şunlar bulunmakta:
- Döviz Mevduatlara Ek Yük: Bankaların dövizle açılan hesapları için daha fazla zorunlu karşılık tutmaları gerekecek.
- Döviz Repo İşlemleri Kısıtlaması: Yurt içindeki şirketlerin döviz bazlı repo işlemlerine getirilen yüksek zorunlu karşılık şartları ile TL’nin cazip hale getirilmesi amaçlanıyor.
- Şirketlerden TL Mevduat Baskısı: Bankalar, topladıkları TL mevduatın oranın %60’tan düşmemesi için aylık artış sağlayacaklar.
- TL Zorunlu Karşılıklara Teşvik: Bankalar, TL hesaplar için Merkez Bankası’na yatırdıkları zorunlu karşılıklardan daha fazla getiri alacak.
- İhracatçılara Döviz Satma Zorunluluğu: İhracat yapan firmalar, döviz gelirlerinin en az %35’ini Merkez Bankası’na satmak zorunda kalacaklar.
- Döviz Bozdurana Ekstra Destek: İhracatçıların dövizlerini TL’ye çevirmesi durumunda verilen destek oranı artırılacak.
Ana özellik, Kavcıoğlu dönemindeki uygulamalarla benzerlik gösteriyor. Ancak, Kavcıoğlu dönem hareketleri genellikle döviz kurlarını baskılamak amacıyla alınıyordu, şu dönem ise bu adımların ‘makroihtiyati çerçeve’ vurgusuyla daha sistemli ve sürekli bir şekilde atılacağı ifade ediliyor.”
Ekonomiyle arası olmayanlar için TCMB kararlarını özetlemeye çalıştım.
Amaç: Yapılan hukuksuzluklar sonucu eriyen rezervleri biriktirmek ve TL’yi cazip hale getirmek
Maliyet: Özellikle ihracatçılar ve dövizle çalışan şirketler için yeni yükler ve maliyetler geliyor. Yani…
— Prof Dr. Ümit Özlale (@UmitOzlale) May 2, 2025
Rezervlere Etkisi
E507, zorunlu karşılıkların brüt rezervlere etkisini şu şekilde açıkladı:
“Son alınan makro ihtiyati kararların döviz cinsi zorunlu karşılık artışının etkisi üstüne: Mevcut YP ZK tutarı: $78,46 milyar; Bu sağlama zorunlu karşılık oranı: %21. %2’lik bir artışın yaratacağı ek ZK miktarı ise yaklaşık $7,47 milyar olacak (brüt rezerv artacak, net pozitif değişmeyecek). Bu oldukça olumlu bir tutar. Alınan diğer karar ise ‘TL ZK’ya ödenen nemanın 0,01 artırılması’ şeklinde. Ancak, bu kararın kredi maliyetine etkisi oldukça düşük; 1 bp bile değil, yalnızca 0,1 bp! Zaten, kredileri yavaşlatmaya çalışıyorduk. Sistemdeki TL mevduat bu karar sayesinde değişmeyecek. ZK’lar, mevduat toplamayı değil, kredi vermeyi kolaylaştıracaktır.”
Bu iyi bir tutar. Alınan diğer karar “TL ZK’ya ödenen nemanın 0,01 artırılması”. Kredi maliyetine etkisi 1 bp bile değil, 0,1 bp! Zaten kredileri yavaşlatmaya çalışıyorduk. Sistemdeki TL mevduat bu kararla değişmeyecek. ZK’lar mevduat toplamayı değil, kredi vermeyi kolaylaştırır. pic.twitter.com/rgntOANrVg
— 5 0 7 (@e507) May 3, 2025
Kaynak: Ekonomim