Yüksek vergi yükü, Türkiye’deki otomotiv sektörünün büyüme hızını yavaşlatmaya devam ediyor. Bu durum, ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ile ilgili olası düzenlemelerin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. LenaCars’ın gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, Türkiye’nin nüfusa oranla araç sahipliğinde OECD ülkeleri arasında geri planda kaldığını gösteriyor.
Karar’dan Cihat Ceylan’ın haberine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’de her bin kişiye 354 motorlu araç düşerken, Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran ortalama 570 seviyesine ulaşıyor. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki sıfır kilometre araç fiyatları, Avrupa’ya göre ortalama yüzde 70 daha yüksek. Bu durum, 0-5 yaş arasındaki ikinci el otomobillerde 2,5 kat, 20 yaş ve üzerindeki araçlarda ise 5 kata kadar çıkıyor.
“Vergi politikamız gerçek piyasa koşullarına göre yeniden yapılandırılmalı”
Aradaki farkın vergilendirme sisteminden kaynaklandığına dikkat çeken LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, mevcut vergilendirme sisteminin hem sürekliliğini yitirdiğini hem de sürdürülebilir olmadığını vurguladı.
Nazik, “Vergi politikamız gerçek piyasa koşullarına ve çevresel standartlara uygun olarak yeniden yapılandırılmalı. Bu, sadece tüketiciler için değil, yerli üreticiler ve yatırımcılar için de olumlu bir sinyal olacaktır. Aynı zamanda Türkiye’nin araç sahipliği oranını OECD ortalamasına daha da yaklaştırır. Sıfır kilometre araç fiyatlarının Avrupa’ya kıyasla bu kadar yüksek oluşu, vergi politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini ve dengeli, sürdürülebilir bir vergi sisteminin oluşturulmasının önemini ortaya koyuyor” açıklamasında bulundu.
Avrupa ülkelerinde ilave bir vergi yok
Nazik, Türkiye’deki yüksek vergi yükünün yalnızca sıfır araçları değil, aynı zamanda ikinci el piyasasını da olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Her dört araçtan birinin 21 yaş ve üzeri olduğunu ifade eden Nazik, “Almanya’da 2 bin Euro’ya satılan 20 yaşındaki bir Opel Astra, Türkiye’de 10 bin Euro’ya alıcı bulabiliyor. Bu farkın temel sebebi, vergi yükünün her satışta araca yeniden eklenmesidir” şeklinde konuştu. Avrupa ülkelerinde, Türkiye’deki gibi ÖTV benzeri bir ek vergi uygulanmazken, vergilendirme genellikle aracın çevreye yaydığı emisyona göre düzenleniyor. Türkiye’de ise sistem, alım gücüne ve vergi matrahına dayalı olarak işlemekte, bu da özellikle eski araçlara olan talebi artırmaktadır.
“Tüketicinin ve sektörün önü açılmalı”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen yeni ekonomi paketiyle otomobillerde uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranlarında değişikliğe gidildi. Yeni düzenlemeye göre, 1600 cc motor hacmine sahip ve vergisiz fiyatı 280 bin TL’nin altında olan araçlar için geçerli olan yüzde 45, yüzde 50 ve yüzde 70’lik ÖTV oranları kaldırıldı.
Bundan böyle bu araçlarda en düşük ÖTV oranı yüzde 80’den başlayacak. Yeni kanun teklifinde bazı üst segment hibritlerde ÖTV oranlarının yeniden artabileceği belirtilirken, teşvik dengesine dikkat çeken Nazik, “Yüzde 10’luk dilim, orta segmente alım teşviki sunarken, üst dilimler hâlâ yüksek vergi altında. Matrah ve dilim aralıklarının güncellenmesi, gerçek piyasa koşullarına ve çevre düzenlemelerine uyarlanması otomotiv sektörünün ve tüketici güveninin önünü açacaktır. Enflasyonist ortamda matrah bazlı vergi sisteminin terk edilmesi, daha stabil, dengeli bir vergi reformu yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Aksi takdirde piyasada vergi bazlı sürekli dalgalanmalar görmeye devam edeceğiz” dedi.
Kaynak: Ekonomim
