Eğitim Üzerine Tartışmaların Gölgesinde Kalan Sorunlar
“Eğitim üzerine esaslı bir konuşma yapmaktan kaçınıyoruz. Türkiye’de eğitim sistemi, müştekilerini muhafızı kılmıştır. Eğitim konusundaki meseleleri ideolojik çekişmelerin geriliminde görünmez kılan bir işleyiş var.”

Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri ve Eğitimci-Yazar Ali Aydın ile eğitim sistemine dair geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Eğitimdeki Dönüşüm Gerekliliği
Eğitim üzerine yapılan tartışmalarda aynı konuların tekrarlandığı hissine kapılmak kaçınılmaz. Bu durum yalnızca bizim sürekli aynı şeyleri söylememizden kaynaklanmıyor. Asıl neden, mevcut eğitim gerçekliğimizde bulunuyor.
Yıllardır eğitim sistemi üzerine düşünen biri olarak şunu ifade edebilirim: Türkiye’de eğitimle ilgili daha önce dile getirdiğimiz eleştirilerin gözden geçirilmesini gerektirecek bir zihinsel veya pratik sıçrama yok. Eğitim hakkında derinlemesine bir tartışmanın yapılmaması önemli bir sorun teşkil ediyor. Eğitimi iki temel düzlemde ele almak zorundayız.
İlk Düzlem: Eğitim Kurumları ve İç Sorunları
İlk olarak, eğitim kurumlarının içindeki sorunlar, teknik boyutları ve sistemin işleyişi üzerinde durmalıyız. Sınav sisteminden müfrada, ders kitapları ve öğretmen yetiştirme süreçlerine kadar birçok başlık bu düzlemde yer alıyor.
İkinci Düzlem: Eğitimin Temel Boyutları
İkinci düzlem ise eğitimin sosyolojik, felsefi ve tarihsel arka planını ele almayı gerektiriyor. Bu düzlem, eğitim tartışmalarını daha derin bir anlamla zenginleştirmesi açısından kritik bir rol oynuyor. Ancak, maalesef bu düzlem Türkiye’de ve dünyada çoğunlukla göz ardı ediliyor. Bu da birinci düzlemin konu başlıklarının özünden uzaklaşmasına ve tekrar aynı kısır döngüde kalmasına yol açıyor.
Eğitim Sisteminin İşlevselliği ve Eleştirisi
Türkiye’de eğitim sistemi, sorunlarını muhafaza eden bir yapıya dönüştü. Tarihlerinden devraldıkları sistematik, günümüzde işlevsellikten yoksun hale gelmiştir. Küresel ekonomik değişimleri karşılayamayan mevcut eğitim kurumları, geçmişin mirasını geleceğe taşımaktan öteye geçemiyor. Eğitim tartışmalarının merkezinde yer alan merkeziyetçilik, kitlesellik ve tektipçilik, sistemin çağın gereklerine cevap verme yeteneğini azaltıyor.
Sürekli olarak birinci düzlemde, eğitim kurumlarının iç konuları üzerine yapılan tartışmalar, ikinci düzlemde tanımlanan geniş hayat anlayışını göz ardı ediyor. Bunun temelinde ise toplumun bu durumu norm haline getirmesi yatıyor. Eğitim alanındaki profesyonellerin bile bu tartışmayı gündemden düşürmesi, dikkate alınması gereken bir durumdur.
Kamusal Tartışmalar ve Eğitim Alanındaki Sorunlar
Türkiye’de, ortak bir diyaloğa zemin hazırlayacak bir dil eksikliği var. Bireyler kendi kapsama alanlarına hapsolduğunda, anlamlı tartışmalar yapmak ya da yanlışları denetlemek zorlaşıyor. Son dönemlerde tartışılan mülakat, müfredat ve öğretmen nitelikleri gibi konular, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Hayat Organizasyonu ve Eğitimin Rolü
Eğitim, ekonomik, siyasal ve kültürel gerçekliğin bir parçası olarak görülmelidir. Eğitim, hayatın bir yansıması olmanın ötesinde, hayat organizasyonunun içinde yer almalıdır. Eğitimin kalitesinin artırılması, toplumsal gerçeklikleri göz önünde bulundurmalıdır. Okul ve ev arasındaki kısır döngü, eğitimde kalitenin düşmesine neden olmaktadır.
Türkiye’deki Gerçekler ve Eğitim Sistemi
Türkiye’nin eğitim sistemi, ülkenin genel gerçekliklerinden etkileniyor. Siyasetin niteliği, sivil toplum yapıları, akademi dünyası ve ekonomik durum, eğitim üzerindeki baskın unsurlar arasında yer alıyor. Eğitimde radikal değişimler yapmanın yolu, tüm bu unsurların birbirini destekleyici bir şekilde hareket etmesinden geçiyor.
Eğitim sisteminde meydana gelen sorunlar, sadece bireylerin değil, tüm toplumun sorunudur. Eğitimin ve okulların geleceği, Türkiye’nin genel gidişatına bağlıdır. Eğitimde nitelikli bir dönüşüm, ancak bu unsurların birbirleriyle ortak bir yapıda hareket etmesiyle mümkün olacaktır.
Değerli bilgileriniz için teşekkür ederiz. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…
Kaynak: Halk TV