Çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan sindirim sorunlarının, gençler arasında kolon kanseri vakalarını artırabileceği tespit edildi.
Uzun yıllardır yaşlılar için bir hastalık olarak görülen kolon kanserinin, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de giderek daha fazla yirmili, otuzlu ve kırklı yaşlardaki bireyleri etkilediği ve sağlık uzmanlarını bu durumun nedeni hakkında düşündürdüğü belirtildi.
Kaliforniya Üniversitesi San Diego’daki araştırmacılar, E. coli isimli gıda kaynaklı bakterinin bu duruma yol açabileceği yönünde bulgulara ulaştı. The Guardian’ın haberine göre, bu bakteri her yıl yaklaşık 75.000-90.000 Amerikalıyı ve en az 1.500 İngilizi enfekte etmektedir.
Bir grup bilim insanı, kolon kanseri teşhisi konmuş genç hastaların DNA’sını inceledi ve sindirim sistemlerinde özgün genetik değişiklikler tespit etti. Bu değişikliklerin tümör gelişimi riskini artırdığı gözlemlenirken, söz konusu değişimlerin çocukluk döneminde meydana geldiği düşünülüyor.
E. coli’nin altı türü, kolon kanseri ile bağlantılı olan kolibaktin isimli bir toksin üretiyor. Bu toksinin, 40 yaş altındaki hastaların tümörlerinde bulunduğu belirlendi. Toksin üreten E. coli, kanlı ishal, mide krampları, kusma ve ateş gibi sağlık sorunlarına yol açabilir ve ağır vakalarda dehidratasyon, hemolitik üremik sendrom ve böbrek hasarı gibi ciddi komplikasyonlar meydana getirebilir.
E. coli enfeksiyonunun en yaygın kaynağı, yeterince pişirilmemiş kıyma gibi gıdalardır. Bunun yanı sıra marul veya ıspanak gibi yapraklı sebzelerin de bu bakteriyi taşıyabileceği bildirilmektedir. Bu sebzeler genellikle enfekte sulardan veya hayvanlarla temastan kaynaklı olarak kirleniyor. Ayrıca çiğ süt ve pastörize edilmemiş süt ürünleri ile elma, salatalık ve Brüksel lahanası gibi çiğ meyve ve sebzeler de risk faktörleri arasında yer alıyor.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve Kaliforniya Üniversitesi, San Diego’da hücresel ve moleküler tıp profesörü olan Ludmil Alexandrov, “Bu mutasyon kalıpları, genomda bir tür tarihsel kayıt niteliği taşımaktadır ve hastalığın erken başlamasına neden olan unsurlar arasında yaşamın ilk dönemlerinde kolibaktine maruz kalmayı işaret etmektedir” dedi.
Bu durum, insanların kansere bakış açısını değiştirebilir.
Kanserin yalnızca yetişkinlik sürecinde ortaya çıkan bir sorun olmadığını, yaşamın erken dönemlerine kadar uzanan etkenlerden sıklıkla etkilendiğini vurgulayan Alexandrov, önlenmesi ve tedavi edilmesi adına bu tür araştırmalara yapılacak yatırımların önemine değindi.
Ekibin yaptığı araştırmalar sonucunda kolibaktinle ilişkili mutasyonların kolon tümörlerinin gelişiminde en başta gözlemlendiği keşfedildi. Bu bulgu, daha önce yapılan araştırmalarla uyumlu bir şekilde yaşamın ilk on yılındaki değişimlerin kanser gelişiminde etkili olduğunu öne sürüyor.
Araştırmacılar, çocukların kolibaktin üreten bakterilere maruz kalma yollarını ve probiyotiklerin, zararlı bakteri türlerini ortadan kaldırma yeteneğini incelemeyi planlıyor. Ek olarak, yaşamın ilerleyen dönemlerinde çevresel etkilerin kolon kanseri riskini nasıl artırabileceğine dair çalışmalar yapmayı hedefliyorlar.
Her çevresel faktör genetik yapımızda iz bırakmazken, kolibaktin bu izleri bırakabiliyor. Alexandrov, bu bağlamda genç bireylerde kolorektal kanserle olan güçlü ilişkiyi vurguladı.
Dünya genelinde 50 yaş altındaki bireylerde kolorektal kanser, yani kalın bağırsak ve rektum kanseri vakalarında artış yaşanmaktadır. 2030 yılına gelindiğinde, birçok ülkede bu yaş grubundaki bireylerin kanserden ölüm oranının önde gelen nedenlerinden biri haline gelebileceği öngörülmektedir.
Kaynak: Halk TV
