Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu, Suriye genelinde 66 kadar toplu mezar alanı olabileceğini tahmin ediyor. Mezarlar kazıldığında, çatışma sırasında kaybolan 150 binden fazla insanın akıbetine ışık tutmaya başlayabilirler.
Göz Atın

Görgü tanıkları, soğutuculu kamyonların neredeyse her gün gelip cesetleri Kuteyfe’deki çorak araziye attığını bildirdi.
Şam’ın 25 mil kuzeyindeki Kuteyfe’de temizlikçi olarak çalışan 55 yaşındaki Fayad el-Hasan’ın görevi, ölüleri boşaltmak ve tozlu toprağa oyulmuş derin çukurlara atmaktı.
Amerikan The Washington Post gazetesine konuşan ve ilk gününde ağladığını söyleyen Hasan, “O sahneyi tekrar görmeden geceleri uyuyamıyorum” dedi.

Daha bulunacak çok şey olduğunu biliyorlar.
Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu, Esad rejiminin yaklaşık 14 yıl süren iç savaş sırasında muhaliflerini toplu halde öldürerek dünyadan gizlemeye çalıştığı Suriye genelinde bu türden 66 kadar yer olabileceğini tahmin ediyor.
Mezarlar kazıldığında, çatışma sırasında kaybolan 150 binden fazla insanın akıbetine ışık tutmaya başlayabilirler.

ABD’nin savaş suçlarından sorumlu eski büyükelçisi olan Rapp, kar amacı gütmeyen bağımsız Uluslararası Adalet ve Hesap Verebilirlik Komisyonu ve Suriyeli muhalifleri savunan Washington merkezli bir grup olan Suriye Acil Durum Görev Gücü ile birlikte bu bölgeleri araştırmak için çalışıyordu.
Rapp, “Nazilerden bu yana bu tür bir ölüm makinesi ya da buna benzer bir şey görmedik” dedi.

Bu, normal bir mezarlıktaki işaretlenmemiş bir toprak parçasıydı. Burada sadece bir kez ceset boşalttığını söyledi.
İşçilere, cesetleri çıkarmalarını engellemek için köpekleri vurmaları ya da zehirlemeleri emri verildiğini söyledi.
Hasan yaptığı işten hiç bahsetmemiş, ailesine bile.
Bir subayın kendisine “Onları atsan iyi edersin, yoksa biz de seni onlarla birlikte atarız” dediğini hatırlıyor.
Suriye ordusundan askerlerin gömü alanının çevresine konuşlandıklarını ve cesetleri boşaltırken silahlarını ona doğrulttuklarını söyledi.

Omar’ın yakındaki askeri istihbarat karargâhındaki ofisinin duvarları kan lekesi gibi görünen şeylerle kaplıydı. Duvara vidalanmış bir kancadan koyu kahverengi spreyler yayılıyordu.
Memleketi Kuteyfe’ye 13 yıl sonra ilk kez dönen komutan, “Burası bir ölüm hücresi” dedi.
Bunun gibi yerlerin hükümet tarafından yakalanan insanların ilk durağı olduğunu söyledi ve “Burası insanları tutukladıkları ve hapishanelere göndermeden önce sorguladıkları yer” diye ekledi.

2013 yılında bir muhalif, Suriye’deki hapishanelerde ve askeri hastanelerde çekilen ve “Sezar” fotoğrafları olarak bilinen 53 bin ceset fotoğrafından oluşan bir önbelleği dışarıya kaçırdı.
Rejim cinayetlerini titizlikle belgeledi.
Esad’ın hapishanelerinin en kötü şöhretlisi olan Sednaya hapishanesinde, şimdi araziye dağılmış olan kayıtlar, duvarların içinde gerçekleşen ölümün boyutuna işaret ediyor.

Her ismin yanına “ceset” kelimesi yazılmış. Ertesi gün ise 18 isim transfer edilmek üzere listeleniyor. Dördü yaralı olarak listeleniyor; geri kalanlar ceset olarak işaretleniyor.
Sednaya Cezaevi’ndeki Tutuklular ve Kayıplar Derneği’nde dokümantasyon ve koleksiyon program yöneticisi olan Shadi Haroun, “Bu rejimin bürokrasisinin bir parçası” dedi.
“Zulüm ve keyfi gözaltılarla uğraşıyoruz; bunların hepsi bürokratik sürece tabi” diye ekledi.
Suriye’nin karanlık yüzü: Toplu mezarlar Esad’ın “ölüm makinesine” ışık tutuyor