ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Pearson, ‘Türkiye’nin stratejik karmaşası’ başlığı altında güncel gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert politikalarının arka planındaki motivasyonları ve iktidarın amaçlarını ele alan Pearson, yazısında “Erdoğan’ın siyasi geleceğinden artık emin olamadığını gösterdiğini” belirtti.
ESKİ BÜYÜKELÇİ İKTİDARIN ÜÇ TEMEL HEDEFİNİ AÇIKLADI
Pearson, Türkiye’deki iktidarın üç ana hedef üzerinde yoğunlaştığını vurguladı:
1-) CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na ciddi suçlamalar getirilerek Türkiye’de demokrasinin üzerinin örtülmesi ve siyasi muhalefetin bastırılması.
2-) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarını devam ettirip onu ‘ömür boyu lider’ konumuna getirmek maksadıyla, DEM Parti’yi koalisyona dahil etmek.
3-) Suriye’deki geçiş hükümeti üzerindeki etkisini kullanarak, ülkenin kuzeydoğusundaki ve Suriye ulusal hükümetindeki Kürt güçlerini etkisiz hale getirmek.
‘YİRMİ YILIN SON HAMLESİ’
Pearson, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yapılan altı ulusal ankette CHP’nin önde çıktığını belirterek, bu durumun “Erdoğan’ın siyasi geleceğinden artık emin olamadığını gösterdiğini” ifade etti.
Pearson, açıklamalarına devam ederek,
“Bu tutuklama, Erdoğan’ın demokratik muhalefeti yok etme çabasının 20 yıllık en son hamlesidir. Hiçbir zaman tam anlamıyla başarılı olamamıştır. Bu süre zarfında demokratik muhalefet boğulmamış ve Erdoğan’ın çekiciliği giderek azalmıştır. Bu bağlamda, siyasi geleceğinden şüphe duyan Erdoğan, demokratik muhalefetin kalbine bir darbe indirdi…”
ERDOĞAN’IN ADAYLIK STRATEJİSİ
Pearson’ın dikkat çektiği bir diğer önemli mesele, 22 Ekim 2024’te MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ı parlamentoya davet etme girişimidir. Bahçeli’nin bu eylemi, AKP-MHP-DEM üçlü ittifakının temelini hazırlıyor.
Pearson, bu yeni koalisyonun iki seçenek sunabileceğini belirtti:
“Ya 360 milletvekili erken seçim kararı alır ve Erdoğan, görev süresi dolmadan anayasadaki boşluktan yararlanarak tekrar aday olmasını sağlar (bunu birden fazla kez yapabilir), ya da üç parti oylarıyla yeni bir anayasa değişikliği gerçekleştirilerek Erdoğan’ın görev süresi uzatılır. Her iki durumda da, Erdoğan’ın gelecekteki siyasi konumunu güçlendirmek için DEM Parti’nin desteği gereklidir…”
TÜRKİYE-İSRAİL ÇATIŞMASI
Pearson, Türkiye ile İsrail arasındaki Suriye geriliminin arttığına dikkat çekti. Eski büyükelçiye göre, İsrail’in Kürtlerle olan ilişkileri ve Suriye’deki operasyonları, Türkiye’nin yeni askeri üs planlarını tehdit ediyor. Azerbaycan’da iki ülke arasında yapılan görüşmelere ise ABD’nin arabuluculuk yaptığı belirtiliyor.
ABD, Suriye’deki bazı güçlerini kademeli olarak çekmeye başladı. Bu durum, İsrail’in endişelerini artırmakta. […] İsrail, Türkiye’nin belirli kritik bölgelerdeki askeri üslerine direniyor. ABD için Suriye’nin istikraya kavuşması önemli bir konu; ancak Washington, sürecin daha yavaş ve kapsamlı bir şekilde ilerlemesini istiyor. Türkiye ise daha hızlı hareket etmeyi ve silahlı Kürt grupların dağıtılmasını talep ediyor; bu da Şam’ın Kürtlerle uzlaşma çabalarını olumsuz etkileyebilir.
ERDOĞAN’IN OLASI ABD ZİYARETİ
Pearson, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın bir tarihte ABD’yi ziyaret edebileceğini, ancak bu konuda henüz detaylı bir bilgi verilmediğini aktardı. Erdoğan’ın Washington’a gitmesi durumunda gündeme gelebilecek konular arasında:
Erdoğan, Başkan Donald Trump’ın, Rus S-400 füze sistemlerini kaldırmadan Türkiye’ye F-35 satışına izin verebileceğini umut ediyor.
Trump’ın, Suriye hükümetinin IŞİD tehdidiyle mücadele edebileceği kanaatiyle, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile işbirliğini sona erdirebileceği ihtimali de bulunmaktadır.
Ayrıca, Trump’ın iç politikadaki anti-demokratik uygulamaları eleştirmemesi bekleniyor.
Pearson, Ankara’nın Rus yapımı S-400 sistemini elden çıkarmaya pek istekli görünmediğini ve hatta bu sistemi Suriye içinde konuşlandırmayı planladığını ifade etti. Böyle bir durumda ABD’nin F-35 satışını gerçekleştirmenin imkansız olacağını vurguladı.
KİTLESEL TELEFON GÖRÜŞMESİ VE ‘İYİ LİDER’ DİPLOMASİSİ
Pearson, tüm bu gelişmelere rağmen Washington’da Türkiye ile ilgili olumlu bir atmosferin mevcut olduğunu ileri sürdü. Eski Büyükelçi sözlerine şunları ekledi:
Erdoğan ve Trump, İmamoğlu’nun siyasetten kalıcı olarak uzaklaştırılması sürecinin yalnızca iki gün önce, 16 Mart’ta telefonda görüştü. Görüşmenin ardından Trump’ın özel elçisi Steve Witkoff, bu görüşmeyi “dönüştürücü ve harika” olarak tanımladı.
25 Mart’ta ise Trump, İmamoğlu’nun siyasi arenadan tamamen silinmesinin ardından Erdoğan için “iyi bir lider” ifadesini kullandı.
Pearson’a göre, Türkiye-ABD ilişkilerinde ilerleyen haftalarda yaşanacak gelişmeler, iki ülke arasında önemli bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip.
Kaynak: Halk TV